Bu mücadele; ahlâksızlığa, günaha, cazibeye, şehvet ve aç gözlülüğe karşı bir mücadeledir. | TED | هو صراع مع النفس، نضال ضد السوء والخطيئة والاغراء و الشهوة و الجشع. |
Bu akşam 10'da. şehvet, kışkırtma ve cinayet üzerine bir hikâye. | Open Subtitles | الّليلة في تمام العاشرة حكايةُُ عن الشهوة و الإغواء و القتل |
şehvet vardır, ki bu sadece seks yapma isteğidir. | TED | هناك الشهوة ، وهي مجرد الرغبة في ممارسة الجنس. |
Eğer iktidar için şehvet tatmin die daha kaç erkek göreceğiz? | Open Subtitles | كم عدد الرجال أكثر سترى يموت لإرضاء شهوة للحصول على السلطة؟ |
İkinci halka şehvet suçluları içindir, şiddetli bir fırtınayla savrulurlar. | Open Subtitles | الدائرة الثانية لإولائك المذنبون بالشهوة الذين طاروا وسط عاصفة عنيفة |
O, doğuştan günahkar. şehvet kalbini kemiriyor. | Open Subtitles | لقد ولد خاطئا بطبيعته و الشهوة تأكل قلبه |
şehvet ve açgözlülük, ahlak ve terbiyenin yerini aldı | Open Subtitles | الشهوة و الطمع حلّت مكان اللباقة و الأخلاق |
Tamam. Ne yazık ki içine giren şey şehvet. | Open Subtitles | حسناً، لسوء الحظ إنَّ ماقد أصابكِ هو الشهوة |
Birden fazla kadınla evlenmeye yönelten şey iman idi şehvet değildi. | Open Subtitles | فكان ذلك من واقع الإيمان لا الشهوة هو الذى ألهم الرجال لإتخاذ أكثر من زوجة |
şehvet, umutsuzluk ve delilikle savaşamayız ama büyüyle savaşabiliriz. | Open Subtitles | الشهوة ، و اليأس ، و الجنون لا يمكننا أن نحاربهم لكن يمكننا أن نحارب السحر |
Aşk tanrıçası, şehvet Tanrıçası bu laneti ters çevirmeliyiz. | Open Subtitles | إلهة الضوء إلهة الرغبة أبطال هذه التعويذة البشعه هو أمر مؤكد |
Dağları, okyanusları ve hatta zamanı aşan şehvet ve enerjinin dönemi. | Open Subtitles | ،وقتاً من الرغبة والطاقة منطلقاً عبر الجبال والمحيطات والزمان |
şehvet ise almak sonra daha çok almaktır. | Open Subtitles | الرغبة هي أن تأخذ وبعد ذلك تريد أن تأخذ المزيد |
- O halde niye "şehvet" dedin? - Kötü anlamda söylemedim. | Open Subtitles | اذن ، لماذا قلتى شهوة الكلمة بدت اسوأ مما عنيتها |
Kurmak yıllar sürüyor, bozmaksa birkaç dakika, hep şehvet uğruna. | Open Subtitles | سنوات للبناء و لحظات للافساد و كل هذا من اجل شهوة |
şehvet ve öfkeyi, bana ve çocuklara sakla. | Open Subtitles | إحتفظ بالشهوة و الغضب لأجلي و لأجل الأولاد |
Şimdi direk olarak oyuncuların şehvet düşkünlüğü seçeneklerine geçelim. | Open Subtitles | دعونا نتقدم إلى قائمة الخيارات الشهوانية للاعب |
şehvet olsaydı sinirli olurdum sinirli olsaydın saçma sapan konuşurdum saçma sapan konuşmadığıma göre de şehvet yok. | Open Subtitles | إذا كان هناك إنجذاب سأكون متوتراً و إذا كنت متوتراً فسوف أثرثر و أنا بالتأكيد لا أثرثر و هذا يعني أنه لا يوجد إنجذاب |
Gittiğin süre içinde sende olmayan şehvet düşkünlüğü artmış. | Open Subtitles | أرى أنّــكِ في الوقت الذي لم تكوني موجودة بهِ، أنتِ حصلتي على شهوانية لم تكُن لديكِ |
Müşterilere arzu ettiklerini veriyor açgözlülük, şehvet, intikam | Open Subtitles | والتي لديها زبائن يرغبون في أشياء مثل الجشع والشهوة والإنتقام |
Dün gece Major'ın ordudan arkadaşıyla maskaralık yapıyordum ve bu yüzden konuşmaya hakkım yok ama şehvet Kalesi mi? | Open Subtitles | كنت أعبث مع زميل (مايجور) في الجيش ،ليلة أمس لذا لم يتسنَ لي الوقت للكلام لكن بحقكما، (فورت لاست)؟ |
Boynundaki morluklara bakılırsa, bir şehvet cinayetine benziyor. | Open Subtitles | نظراً للطريقة التي خُنقت بها ورُضّت، فقد بدا أنّها جريمة عاطفيّة. |
Bu zevklerin şehvet düşkünlüğü mutsuz ruhuma bir mola olur... | Open Subtitles | رؤى فاسقة لهذه المتع خذ مثل هذه القبضة... على روحي الحزينة... |
Kısacık bir şehvet anı için tüm sorumluluklarını unutuveriyor. | Open Subtitles | فللحظة شغف قصيرة قامت بالتخلي عن كل مسؤولياتها |
Bana sorarsan, tam bir şehvet düşünüdür o. | Open Subtitles | لو سألتني، فقد كان دائماً شهوانياً |
Bu yüzden şehvet ve cinsel ihtiyaç karşılama aracı gibi görülerek hafife alınmamalı ya da ahlaksızca davranılmamalıdır. | Open Subtitles | ولذا من غير المتاح لاي شخص بان يدخلها باستخفاف او بشكل طائش لارضاء رغبات وشهوات الانسان الجسدية. |
"Ben de sarhoşum. şehvet sarhoşuyum." | Open Subtitles | أنا ثمل أيضاً من الشهوه |