| Tekstil ürünleri, başka kutular, hatta çocuk şekerlemeleri. | Open Subtitles | المنسوجات ،صناديق أخرى وحتى حلوى الأطفال |
| Yaramazlık yaptı biz de ona ders olsun diye cadılar bayramında topladığı şekerlemeleri geri veriyoruz. | Open Subtitles | هي سيئة و مممم .. و نحن نعيد حلوى الهلوين |
| "Ellerinizde değil, ağzınızda erir" MM şekerlemeleri. | Open Subtitles | والتي تذوب بفمك قبل يدك ، وطبقة حلوى أم اند أمز |
| - Sonra otel odama geçtim tüm şekerlemeleri yedim, ve uykuya daldım. | Open Subtitles | ثم ذهبت إلى غرفتي في الفندق , أكلت كل الحلوى وسقطت نائما. |
| Merhaba Harvey, bu nefis şekerlemeleri istiyor musun? | Open Subtitles | مرحبا، هارفي. هل تريد هذه الحلوى الهلاميه؟ |
| Bu şekerlemeleri kapımın eşiğine bırakan küçük peri sen misin? | Open Subtitles | هل أنت ذلك الجني الصغير الذي ترك هذه الحلوى عند عتبتي ؟ |
| Muncie'deki bazı şişkolar bozuk Sweetums şekerlemeleri yemişler ve o kadar kötü ishal olmuşlar ki, hastaneye kaldırılmışlar. | Open Subtitles | بعض الاطفال اكلوا من منتجنا عيدان التوفي و اسهلوا كثيرا مما ادى بهم الى المستشفى |
| Cadılar Bayramı şekerlemeleri için 15 dolardan fazla harcanmaz. | Open Subtitles | لم يكن يتوجب عليك ان تشتري حلوى هلوين ب15 دولاراً |
| Kurbanın boğazına olabildiğince çok tıkarsın, sonra burnunu sıkar ağzını açar ve şekerlemeleri soluk borusuna atar orayı conta gibi kapatırsın böylece kendi karbon monoksitinde boğulurlar. | Open Subtitles | تكدّس منها قدر ما تستطيع بفمالضحية.. ثم تضرب أنفه مجبراً إياه علىالشهيق.. مما يجعل حلوى الخطمي تسد قصبته الهوائية |
| Yedinci devre arasında ayağa kalktığımda emektar Ryne Sandberg formamdan dökülen ekmek kırıntılarını fıstıkları, kabukları ya da şekerlemeleri yemek yok artık. | Open Subtitles | حينما أقف أثناء الشوط السابع لن يكون ثمّة فتات , قشر فول سوداني أو أوراق حلوى تسقط من على قميصي الصوفي |
| Big Sue'nun Musluk Suyu şekerlemeleri'nde mi yoksa? | Open Subtitles | معرض الشموع؟ مجمع حلوى التوفي؟ |
| - Ateş yakmaya çalışıyorlar gibi gözüküyor ayrıca bunun şekerlemeleri kızartmak için olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | -أعتقد بأنهم يريدون إشعال النار ، رغم ذلك لا أشعر بأنها لأجل شواء حلوى الخطمي |
| Şu koca yeşil kıçını kaldırıp şekerlemeleri almalısın çünkü herkes bilir ki, şekerlemeler olmadan, tatlı patatesler bir işe yaramaz! | Open Subtitles | أريدك أن تحرك مؤخرتك الخضراء قليلاً و تحضر حلوى السكر لان الجميع يعلم أن عيد الميلاد بدون حلوى السكر و شرائح البطاطس لا يسوى شيئاً |
| - Evet, bilirsin; yıldızların altında uyumak, kumsalda ateş yakmak, şekerlemeleri mideye indirmek. | Open Subtitles | - نعم - النوم تحت النجوم نار على الشاطئ حلوى الخطمي |
| Sanırım kızın ona yüzüğü fırlatmasıyla sona erdi o da kutudaki tüm çikolata ve şekerlemeleri yedi. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمر انتهى وهي ترمي الخاتم عليه وهو أكل صندوق الحلوى |
| Yüzüğü bana fırlattı ben de kutudaki tüm çikolata ve şekerlemeleri yedim. | Open Subtitles | ،قامت برمي الخاتم علي وأنا أكلت صندوق الحلوى |
| Galiba telefonu bozuk, mesajlarımı... veya çiçekleri veya şekerlemeleri almıyor. | Open Subtitles | ولكنها لا تتلقى رسائلي او الورود او الحلوى |
| Peralta'nın getirdiği şekerlemeleri yemeyi aklım almıyor. | Open Subtitles | لا استطيع تخيل اكل هذه الحلوى التي شراها لنا بيرالتا |
| Küçüklüğünden beri şekerlemeleri severdin. | Open Subtitles | كنتِ تحبين الحلوى منذ أنت كنت صغير |
| Küçüklüğünden beri şekerlemeleri severdin. | Open Subtitles | كنتِ تحبين الحلوى منذ أنت كنت صغير |
| Gracie bak şekerlemeleri neden geri verdiğimizi biliyor musun? | Open Subtitles | غريسي اسمعي هل تعلمين لماذا نعيد الحلوى |
| Pekâlâ yaratıcı ekip herkes elindeki şekerlemeleri ve parmak boyalarını ya da siz sanatçı ruhlu tipler her ne yapıyorsanız bırakır mısınız? | Open Subtitles | حسناً , ايها المبدعين هل بإمكان الجميع ان يضعوا عيدان الرسم واصابع الالوان واي شي تقومون به يا قرود الفن تتدعون انكم تقوموا به |