Beyin ve uzuvları dışında hiçbir şey kalmadı ama hala işlevsel durumda! | Open Subtitles | لم يتبقى شيء من الجثة سوى الدماغ و الأطراف و مازال يتحرك |
Artık beklemekten başka yapacak bir şey kalmadı zaten. | Open Subtitles | هيّا، فلنخرج كلانا من هنا فلم يتبقى شيء سوى الانتظار الآن، على أيّ حال |
Sanırım artık senin bir geri zekâlı olduğun dışında söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد انه لم يبقى شيء لقوله ألا أنك أحمق |
Gerçekleşecektir. - İnanacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | سوف يتحقق - لم يبقى شئ لأؤمن به - |
Bu dünyada saklı olan hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شئ فى هذا العالم غير مُخبأ |
Bu şirketler birbirlerinden sürekli çalıyorlar, geride kazanacak pek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | هذه الشركات سرقة كثيرا، فلم يبق شيء لكسب. |
Yiyecek bir şey kalmadı. Sabah silip süpürdün. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء للأكل فقد تناولتَ الطعام كله هذا الصباح |
Bu konuda konuşamayız çünkü diyecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يمكننا التحدث عن ذلك لأنه لم يتبقى شيء لنقوله. |
Yatırımcılarına hiçbir şey kalmadı. - Sen dahil. | Open Subtitles | ولن يتبقى شيء للمستثمرين بما فيهم أنت |
Senin için endişelenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا ، لم يبقى شيء يقلق بالنسبة لك |
Bitti. Hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | الأمر انتهى, ولم يبقى شيء هناك |
Hiç bir şey kalmadı! Bekle biraz! | Open Subtitles | لم يبقى شئ انتظر لحظة |
- Artık yapabileceğimiz bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شئ لنا لنفعله باستثناء الهرب |
Görünüşe göre, Wimbledon'dan hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | يبدو بأنه لم يبق شيء من ويمبلدون |
Üst diye bir şey kalmadı ki be. Kimse yok resmen. | Open Subtitles | لم يبق أحد من كبار الضباط يا صاح، لا أحد منهم. |
Dışarıda senin için bir şey kalmadı. Ama hapiste insanlar senden korkuyor. | Open Subtitles | لا يوجد شيء باقٍ لك هنا ولكن في السجن ، الناس تهابكِ |
Benim için orada hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يوجد شيء متبقي هناك بالنسبة لي |
Sakın... Sakın... Tutunacak bir şey kalmadı artık! | Open Subtitles | لم يعد هناك شيء لأتعلق به ألا تفهم الامر |
Bizi o geceyle ilişkilendirecek hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يبقَ شيء يربطنا بتلك الليلة |
Üçüncü kurban bulunana kadar burada yapacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يُوجد شيء أخر يُمكنُنا القيامُ به هنا حتى نُحْضِرَ الجُثة الثَالثة |
Evet, söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | حسنا لا يوجد شيء أكثر من ذلك يمكن أن أقوله |
Kız haklı, bana ait bir şey kalmadı. | Open Subtitles | "ســام "مُحقة, لم يعد شيء ملكي بعد الآن. |
Ölüm ve karanlıktan başka bir şey kalmadı... | Open Subtitles | لم يتبق شئ الظلام ، الموت |