Ve iş aşk konusuna gelince güvenebileceğin tek bir şey vardır. | Open Subtitles | عندما يتعلّق الأمر بالحب هناك شيء واحد يمكنك أن تثقي به |
Zor olduğunu biliyorum ama belki kolaylaştırmak için yapabileceğim bir şey vardır. | Open Subtitles | انا أعلم,إنه صعب لكن ربما هناك شيء ما يمكنني فعله لأجعله أسهل |
Belki yabancı geri dönüp de ensemde boza pişirmeye başlamadan sormam gereken bir şey vardır. | Open Subtitles | ربما هناك شيء يجب أن أسألك إياه قبل أن يأتي ذلك الغريب و يبدأ بالضغط علي |
Seni sinir etmeme neden olan bir şey vardır kesinlikle. | Open Subtitles | بحقك ، لابد أنّ هناك شئ ما فعلته جعلتك تغضب |
Aşk ve ölüm gibi gerçek anlamını bulamayacağımız bir çok şey vardır. | Open Subtitles | هناك أشياء عديدة مثل هذا منها الحب و الموت و عملى اليوم |
Bu kuvvetle ilgili bilmeniz ve hatırlamanız gereken sadece bir tane önemli şey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد مهم لتعلموه وتتذكروه بخصوص هذه القوة |
Bu tip bir kızla yapabileceğin yalnızca bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط يمكنك القيام به مع فتاة من هذا القبيل. |
Ama belki yapabileceğimiz bir şey vardır. | Open Subtitles | لكن لَرُبَّمَا هناك شيء نحن يَجِبُ أَنْ نُعْمَلَ. |
- Genelde üstünde bir şey vardır. Babam. | Open Subtitles | أوه، جيّد، عادة هناك شيء لَفَّ فوقه، أبي. |
Çay demlemek hakkında bir şey vardır, torba çaylarla aynı lezzeti yaratamazsınız. | Open Subtitles | هناك شيء بخصوص الشاي المُخَمَّرِ أنك لا تَستطيعُ مضاعفته مَع الحقيبة |
Güzel bir kadının gözlerine bakarken her şeyin yoluna gireceğini söylemesinden daha iyi olan tek şey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط أفضل من النظر إلى أعين مرأة جميلة و تجعلها تقول إن كل شيء سيكون بخير |
Gerçekten kontrol edebileceğimiz sadece tek bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط الذي لا يُمْكِنُنا أَنْ نُسيطرَ عليه فعلاً |
Kutsal her şeye karşılık şeytani bir şey vardır. | Open Subtitles | و من أجل كل شئ مقدس هناك شئ ما غير مقدس.. |
Bilirsin, belki de orada daha önce olmayan bir şey vardır. | Open Subtitles | قد يصبح هناك شئ لم يكن موجود من قبل تعرف؟ هناك شئ بداخلي لم يكن موجود من قبل |
Böyle bir seçimde önemli olan pek çok şey vardır, işin verdiği heyecan gibi, veya ekonomik güvenceye ulaşmak gibi ya da aileye ayıracak zaman bulabilmek gibi. | TED | هناك أشياء متنوعة ومهمة في خيار كهذا، مثل الإثارة في العمل، تحقيق الأمن المالي، امتلاك وقت لتكوين عائلة، وهكذا. |
Bir adamın, böyle büyük bir hata yaptıktan sonra, yapabileceği tek bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك شىء واحد فقط يستطيع الشخص عملة عندما يرتكب خطأ كبير كهذا |
Benim deneyimime göre basit bir rica büyük bir karşılık alırsa ya yanlış bir şey vardır ya da bir şey kazanmışımdır. | Open Subtitles | بناءً على خبرتي عندما يكون هناك رد فعل كبير لطلب صغير اما أن بكون هناك شيئ سيئ أو اني سأحصل على جائزة |
Yani, herkesin kendinde sevmediği bir şey vardır. | Open Subtitles | كل واحد منا لديه شيء يخصه لا يحبه |
Bilmiyorum. Belki de hâlâ yapmam gereken bir şey vardır. | Open Subtitles | لا أعلم، ربّما ثمّة شيء ما زال عليّ أن أفعله. |
Eminim şu anda ilgilenmeniz gereken çok fazla şey vardır. | Open Subtitles | ولكني أثق أن لديك الكثير من الأمور لتعتني بها الآن |
Los Angeles'a gittiğinizde kesinlikle yapmanız gereken iki şey vardır. | Open Subtitles | عند زيارة LA، هناك شيئان يجب عليك القيام به - |
Çok uzun süre kin tutarsam, gözüm kararır, ama gözümün kararmasını önleyen tek bir şey vardır. | Open Subtitles | وعندما أحمل الحقد لمدة طويلة يا رجل أرى اللون الأحمر وعندئذ هناك أمراً وحيداً يخرجني من اللون الأحمر |
Bu her zaman problemdir. Bir kadın ödeşmek isterse orada kesin bir şey vardır. | Open Subtitles | هذه هي الحال دوماً عندما تريد امرأة الانتقام لا بد من وجود شيء صغير قد حصل |
Dünyada hiç kimsenin göremediği üç şey vardır. | Open Subtitles | هناك ثلاثة أشياء موجودة في العالم.. ولا يمكن أن يراها أحد أبداً. |
Bence insan hayatında her gün odaklanması gereken üç şey vardır, bunlar da sağlık, büyüme ve toplumdur. | Open Subtitles | أعتقد أن الثلاثة أمور التي يجب على المرء التركيز عليها كل يوم هي الصحة, والنمو, والمجتمع |
- Her erkeğin içinde özel bir şey vardır, değil mi Sana? | Open Subtitles | هناك دائماً شيء خاصّ في كُلّ ولد، ألَيسَ كذلك سنا؟ |