Bu evde hiç bahsetmediğim şeyler gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء بهذا المنزل و لم أتكلم عنها أبداً ما الذي تحاول أخباري به؟ |
Burada çok garip şeyler gördüm. Çok azı beni şok eder. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء كثيرة غريبة هنا القليل منها يصدمني |
Uzayda olanlarla bir sorunum yoktu. Aklının alamayacağı şeyler gördüm. | Open Subtitles | لا توجد لدي مشكلة مع الأمور الفضائية لقد رأيت أشياء لن تصدقيها |
Son bir kaç haftada akıl almaz şeyler gördüm. | Open Subtitles | اخر اسبوعين رأيت اشياء , اشياء غير منطقية |
Ben insan hakları avukatıyım ve dünyada korkunç şeyler gördüm. | TED | أنا محامي حقوق مدنية، ولقد رأيت بعض الأشياء المروّعة في العالم. |
Senin inanmayacağın şeyler gördüm ben, o yüzden beni küçümseme, tamam mı? | Open Subtitles | رأيتُ أشياء لن تصدقها لذا من الأفضل أن لا تكلمني أجل؟ |
Bu evde hiç bahsetmediğim şeyler gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياء بهذا المنزل و لم أتحدث عنها أبداً |
Şu odalarda yaşanan öyle şeyler gördüm ki sen bir asker olarak bunları görmemişsindir. | Open Subtitles | رأيت أشياء كثيرة تحدث بهذه الغرف لم تكن لتراها وأنت جندي |
Bu yarışmada hakemlik yaptığım süre zarfında çok şeyler gördüm. | Open Subtitles | منذ أشتراكي في التحكيم بهذه المسابقة رأيت أشياء كثيرة |
Çok korkunç ve dehşet verici şeyler gördüm. İblisler, uzaylılar, | Open Subtitles | و رأيت أشياء سيئه جداً شياطين و بعض الفضائيين |
Bu duvarlar arasında fahişleri şok edecek şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت أشياء داخل هذه الجدران لتصدم مجموعة من المموسات |
Bu duvarlar arasında fahişleri şok edecek şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت أشياء داخل هذه الجدران لتصدم مجموعة من المموسات |
Ancak ben bir şeyler gördüm ve keşke duymasaydım diyeceğiniz keşke duymasaydım dediğim şeyler duydum. | Open Subtitles | ولكني رأيت أشياء وسمعت أشياء أشياء لم تعلم بها وكذا أتمنى لو لم أعلم بها |
Zuber makinesinin gücünü artırınca bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | عندما شغل زبير الطاقه على جهازه الغريب رأيت اشياء |
- Hayır, rüya değildi. - Ben de tuhaf şeyler gördüm. | Open Subtitles | ـ كلا، ما كان حلما ـ لقد رأيت بعض الأشياء الشاذة، أيضا |
Eminim ki çok çılgın şeylere tanık olmuşsundur. Evet, bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | ـ أراهن إنّك رأيت بعض الأشياء المجنونة ـ أجل، يا رجل، لقد رأيتُ أشياء مجنونة |
Bir sonraki adımımı nasıl atmam gerektiğiyle ilgili şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت شيء جعل خطوتي التالية واضحة جداً |
Hiçbir şey söylemediğine sevindim çünkü çirkin, çok çirkin şeyler gördüm. | Open Subtitles | انا سعيد أنكِ لم تقولي أية شيء, لأنني أرى أشياء قبيحة حقاً تحدث الآن. |
Hayal hayal bile edemeyeceğim şeyler gördüm ve bunlar beni değiştirdi. | Open Subtitles | لقد رأيت أشياءً لم أتخيّل أنها موجودة و هذه الأشياء غيَّرتني |
Dün gece o yerde acayip şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت أمور غريبة بذلك المكان الليلة الماضية |
Açıklamayacağım şeyler gördüm. | Open Subtitles | بأنّني رأيت الأشياء بأنّني لا أستطيع التوضيح. |
Son zamanlarda evde garip şeyler gördüm. | Open Subtitles | في هذه الأيام رأيت شيئاً غريباً في المنزل |
İnanamayacağınız şeyler gördüm! | Open Subtitles | ثم أصبحت تائهاً ! رأيت أشياءاً لن تصدقونها |
Dün oturma odasındayken Johnson'ın orada yattığını düşündüren bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيت شيئا من صنعها، يبدون وكأن جونسون نامت عليه |
Bak, Andrea bu davada doğru olmayan şeyler gördüm. | Open Subtitles | اسمعي، أندريا، لقد رأيتُ أشياءً في هذه القضية، ليست واقعية |
Orada tahmin edemeyeceğin şeyler gördüm. | Open Subtitles | ذهبت إلى هناك ورأيت أشياء لا يمكنك تصورها. |