| Ve şu anda, onun beyni insan beyninin yapmaya tasarlanmadığı şeyler yapıyor. | Open Subtitles | والآن، دماغها يفعل أشياء الدماغ البشري ليس مصمماً للقيام بها |
| evet benim için harika şeyler yapıyor. | Open Subtitles | نعم إنه يفعل أشياء رائعه من أجلي |
| Bu arada 28 yaşında, ve bilgisayar ekranı ve dokunmatik ekranla çoğu insanın yapacağından daha hızlı şeyler yapıyor. | TED | عمرها 28 عاما، بالمناسبة، وهي تفعل أشياء بشاشة حاسبها الآلي ولوحة اللمس التي يمكن أن تستخدمها أسرع من البشر. |
| Ama harika şeyler yapıyor, gerçekten çok çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يفعل اشياء عظيمه على أى حال يعمل بشده |
| Yemek yapmayı hiç bilmiyorum ama insan aşık olunca çılgınca şeyler yapıyor! | Open Subtitles | لا أطهو في العادة، ولكن حينما يحب المرء فهو يقوم بأمور جنونية |
| Hey, bu ucubeler çok hoş şeyler yapıyor. Barbekü, saman vagonu gezintisi, bovling. | Open Subtitles | هؤلاء الغريبين يفعلون أشياء رائعة كثير طبخ في الخارج، جولات على العربات، بولينغ |
| İnançlı dediğiniz bu muydu! O adam küçük kıza sadist şeyler yapıyor! | Open Subtitles | كان يستخدم السم ويردد تعويذات شيطانية |
| Bir şey var. Birileri bana bir şeyler yapıyor. | Open Subtitles | هناك فقط ذلك الشئ شخص ما يفعل أشياء لي |
| Ne zamandan beri başkaları için bir şeyler yapıyor? | Open Subtitles | منذ متى يفعل أشياء من أجل الآخرين؟ |
| Fakat korkarım ki kötü şeyler yapıyor. | Open Subtitles | ولكني اخشى انه يفعل أشياء سيئة |
| Bilirsin, acayip şeyler yapıyor. | Open Subtitles | كما تعلم, يفعل أشياء غريبة |
| Ve bazı şeyler yapıyor. | Open Subtitles | وجعله يفعل أشياء |
| Biliyorum resmin kurumasını izlemek gibi geliyor ama gerçekten oldukça garip şeyler yapıyor; izlemeye değer. | TED | أعلم أن هذا يبدو قليلاً مثل مشاهدة الدهان وهو يجف، ولكن القهوة تفعل أشياء غريبة جداً وهي تجف فهي تستحق المشاهدة. |
| İkisi de Central City için harika şeyler yapıyor. | Open Subtitles | اه، وكلاهما تفعل أشياء كبيرة لوسط المدينة. |
| Erkeklerle ağza alınamayacak şeyler yapıyor. | Open Subtitles | وهي تفعل أشياء لا توصف مع الرجال. |
| Şimdiden imkansız olduğunu düşündüğüm şeyler yapıyor. | Open Subtitles | إنه بالفعل يفعل اشياء ظننت انّها مستحيلة |
| Bazıları açıklayamadığım şeyler yapıyor. | Open Subtitles | بعض منهم يفعل اشياء لايمكنني حتى تصورها بحق الجحيم |
| Henry'nin yüzünden. Korkunç şeyler yapıyor. | Open Subtitles | انه هنري , انه يفعل اشياء اشياء مريعة |
| Demek beer pong'un su götürmez şampiyonu harika şeyler yapıyor. | Open Subtitles | بطل الجعة بدون مُنافس حقاً ، بدأ يقوم بأمور عظيمة |
| Hep böyle şeyler yapıyor. | Open Subtitles | دائما يقوم بأمور مثل هذه |
| Aynı anda birçok insan bir şeyler yapıyor. | TED | الكثير من الناس يفعلون أشياء في نفس الوقت. |
| İnançlı dediğiniz bu muydu! O adam küçük kıza sadist şeyler yapıyor! | Open Subtitles | كان يستخدم السم ويردد تعويذات شيطانية |
| Sen gençken gençler aptalca şeyler yapıyor. | Open Subtitles | كنت مراهقًا والمراهقون يفعلون أمورًا غبية |
| Bir şeyler yapıyor. | Open Subtitles | إنه يفعل شيء ما |
| İnsanlar uyuşturucu alıp çılgınca şeyler yapıyor. Bu suç da buna uyuyor. | Open Subtitles | حسناً، الناس تقوم بأشياء جنونية لتعاطي المخدرات وهذه الجريمة مناسبة لهذا القرص |