Bu geminin kaptanı benim ve kimseyi o şeylerle birlikte burada bırakmıyorum. | Open Subtitles | أنا قائد هذه السفينة. ولن اترك اي شخص هنا مع هذه الاشياء |
Terapimin bir parçası da yaptığım kötü şeylerle yüzleşmemi içeriyor. | Open Subtitles | جزء من علاجي ان اواجه كل الاشياء السئية التي حدثت |
Bu aileler baş edebileceklerinden çok daha büyük şeylerle karşılaşıyorlardı. | TED | إن العائلات تعاني من أمور أكبر من أن تستطيع التعامل معها. |
Bana planlanmadan olmuş olabilecek şeylerle ilgili söyleyeceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك اى شىء تريد ان تخبرنى به بخصوص اشياء قد حدثت؟ |
Benim teorime göre iyi şeyler her zaman kötü şeylerle birlikte olur. | Open Subtitles | دائما ما أؤمن بهذه الفكرة أن الأشياء الجميلة تحدث مع الأشياء التعيسة |
Uzun bir seyahatten döndükleri için ambarları fevkalade şeylerle tıka basa doluymuş. | Open Subtitles | لقد كانن محملات بالأشياء الثمينة بينما هن عائدات من رحلة بحرية طويلة. |
En son Sun gazetesinde haberim çıktığında yapmadığım şeylerle suçlamıştınız. | Open Subtitles | آخر مرّة كتبت عنّي صحيفتكم نسبتُم إليّ أشياء لم أفعلها |
Yaratıcı heveslerimle ilgileniyorum zaten sadece senin ilgilendiğin şeylerle değil. | Open Subtitles | إني مهتمّ بأمور مُنتجة لكنها ليست أموراً ذات أهميّة لديكم |
Nasıl yapacaksın? Bir şeylerle kendi başıma başa çıkmayı öğrenmem gerek. | Open Subtitles | وكيف ستفعلين هذا؟ حسناً.. انا فقط تعلمت كيفية التعامل مع الاشياء |
Bilgisayarımız basit şeylerle başladı ve gitgide daha karmaşık şeyler öğrendi ve artık çok fazla şey biliyor. | TED | حاسوبنا ابتدأ بالاشياء الصغيرة و تعلم المزيد و المجزيد من الاشياء المعقدة و الان يعرف اشياء كثيرة. |
Aslında, hayatlarını bu tür şeylerle kazanıyorlar. | TED | في الواقع، أنهم يتعيشون من مثل هذه الاشياء. |
Görünenden daha çok şey var. Görmediğiniz şeylerle uğraşıyoruz. | TED | يوجد داخلنا ما هو أكثر من ذلك، ونتعامل مع أمور لا تراها. |
Çoğu kaygımız genel şeylerle ilgili; ne yemiş, neredeymiş, kimleymiş. | TED | تتمحور العديد من هذه المخاوف حول أمور أساسية، على سبيل المثال، ما يأكلون، وأين يتواجدون، ومَن يرافقون. |
Babanın diğer şeylerle birlikte bize bıraktığı... bu güzel durumdan. | Open Subtitles | الوضعاللطيفالذيتركناوالدكفيه, إلى جانب أمور أخرى |
Bana planlanmadan olmuş olabilecek şeylerle ilgili söyleyeceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك اى شىء تريد ان تخبرنى به بخصوص اشياء قد حدثت؟ |
Başka şeylerle birlikte, gerçi o zamanlar, pek sağlıklı bir hayat sürmüyordum. | Open Subtitles | بالإضافة الي اشياء آخري لكني لم أكن أتبع اسلوب حياة صحيّ وقتها |
Beni rahatsız eden bazı şeylerle ilgilenecek zamanınız var mı, acaba? | Open Subtitles | هل لديك بعض الوقت لفحص بعض الأشياء التي كانت تضايقني ؟ |
İğrenç şeylerle ilgili tutkunuzu sahiplenin, bundan utanmayın çünkü ortaya ne çıkacağını bilemezsiniz. | TED | وافتخر بافتتانك بالأشياء المقززة ولا تخجل من ذلك، لأنك لا تعرف أبدًا ما الذي ستعثر عليه. |
Biliyorsun işte ne demek istediğimi. Başka şeylerle ilgilenir misin? | Open Subtitles | أنت تعلم ما أقصده هل أنت مهتم بفعل أشياء أخري؟ |
Sanki kafan büro dışında bir takım şeylerle meşgul gibi. | Open Subtitles | وكأن عقلك مشغول بأمور أخرى مغايرة لما هو أمامك على الرقعة. |
Hayranı olduğun şeylerle olan ilişkilerimi seninle paylaşmam gerektiğinin farkında değildim, öyle olsun. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أني مضطر لمشاركتك علاقاتي بالأمور التي تعجبك، لكن لا بأس |
Basit şeylerle mutlu olmaya çalışın. | Open Subtitles | حاولْ سُرُور السرورِ في الأشياءِ البسيطةِ. |
Tamam, tamam. Hiç oynamadım. Böyle şeylerle işim olmaz. | Open Subtitles | حسناً، حسناً لم ألعب بها أبداً أناَ أبقي بعيداً عن هذه لأشياء. |
JEFF: Bazen çantalar dolusu ölü şeylerle çıkıyoruz.. | Open Subtitles | في بعض الاحيان نخرج مع حقائب لاشياء ميتة. |
Çok sabırsızlanırsan zamanını bir şeylerle doldura bilirsin. | Open Subtitles | إن لم تستطيعي الإنتظار ،بصبر .خذي وقتك للإنشغال بشيئٍ ما |
Görünen o ki striyatumdaki sosyal nörokimya büyük ihtimalle daha önce duyduğunuz şeylerle ilişkili. | TED | وتبين أن الكيمياء العصبية الاجتماعية في الجسم المخطط يتعلق بأمورٍ ربما سمعتم فيها من قبل. |
Deneyebilirsiniz, ama ilk yıl için tavsiyem daha temel şeylerle ilgilenmenizdir. | Open Subtitles | بوسعك المحاولة ، لكن في السنة الأولى الأفضل أن تكتفي بالأساسيات |
Biraz keyfine bakıp bazı şeylerle de benim ilgilenmeme göz yummalısın. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تُخفّفَ وتَتْركَني إعتنِ بالأشياءِ نادراً جداً. |