"- bir şey değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • على الرحب والسعة
        
    • على الرحب و السعة
        
    • على الرحب والسعه
        
    • لا شكر على
        
    • على الرحب
        
    • العفو
        
    • على الرحب و السعه
        
    • على الرحبِ والسعة
        
    • علي الرحب و السعة
        
    • الرّحب
        
    - Dinle, eğer bundan kurtulamazsak, teşekkürler. - Bir şey değil. Open Subtitles اسمع إذا نحن لم ننجو من هذا شكرا على الرحب والسعة
    - Borcum olsun Doug. Teşekkür ederim. - Bir şey değil. Open Subtitles ادين لك يا دوج ، شكرا - على الرحب والسعة -
    - Şey, teşekkürler, Henry, sanırım. - Bir şey değil. Open Subtitles ـ شكراً يا ـ هنري ـ ـ على الرحب والسعة
    - Teşekkür ederim, Walter. Papaz efendi. - Bir şey değil, Grace. Open Subtitles شكرا لهذا, والتر, ايها المحترم, سيدى على الرحب و السعة جريس
    - Aka. - Bir şey değil. "Gel, ateşimin başına otur." Unas diplomasisi. Open Subtitles على الرحب والسعه الإجتماع حول النار هل هي نوع من الدبلوماسيه إلى متى سيستمــ الآن!
    - Teşekkür ederim, Radar. - Bir şey değil, efendim. Open Subtitles ـ شكرا رادار ـ لا شكر على واجب يا سيدي
    - Bir şey değil. İş nasıl geçti? - Sıkıcı. Open Subtitles - على الرحب والسعة , ما هي أخبار عملكي ؟
    - Geldiğin için sağ ol Eddie Amca. - Bir şey değil. Open Subtitles ـ شكرا لحضورك ، عم إدي ـ على الرحب والسعة
    - Geldiğin için sağ ol Eddie Amca. - Bir şey değil. Open Subtitles ـ شكرا لحضورك ، عم إدي ـ على الرحب والسعة
    - Sen yapmışsın, hem de sabahın beşinde. - Bir şey değil. Open Subtitles ـ بواسطتكِ، في الخامسة صباحًا ـ على الرحب والسعة
    - Teşekkürler. - Bir şey değil. Open Subtitles ـ شكراً لكِ ـ على الرحب والسعة
    - Sağol bebek suratlı. - Bir şey değil. Open Subtitles شكرا، يا وجه الدمية على الرحب والسعة
    - Pekala, her şey için teşekkürler. - Bir şey değil. Open Subtitles حسناً, شكراً لكم لقضائكم الوقت معنا على الرحب و السعة
    - Ne kadar da harika, teşekkürler. - Bir şey değil. Open Subtitles يا له من شئ رائع ، شكراً - على الرحب و السعة -
    - Bir şey değil. Open Subtitles ـ شكراً لكِ ـ على الرحب و السعة
    - Bir şey değil. Open Subtitles على الرحب والسعه.
    Yardıma geldik. - Bir şey değil. Open Subtitles نحن هنا لمساعدتك لا شكر على واجب
    - Bir şey değil. Indogene, kardeşlerim hâlâ çok aç. Open Subtitles العفو اندوجين ،،إخواني وأخواتي لا يزالون جائعين
    - Bir şey değil! Open Subtitles على الرحب و السعه اريدكم معى
    - Bir şey değil. Open Subtitles على الرحبِ والسعة.
    Teşekkürler. - Bir şey değil. Open Subtitles شكرا علي الرحب و السعة
    - Bir şey değil. Bu başına geldiği için üzgünüm. Open Subtitles .على الرّحب والسّعة .أعتذر عن حدوث هذا لك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more