- Ama şeytanlar hâlâ dışarıda. - Senin için döneceğiz. | Open Subtitles | ـ لكن الشياطينَ ما زالَتْ هناك ـ سنعود من أجلك |
Seni canlı canlı yiyor. - Senin için bırakırım, bu şehre gelirim. | Open Subtitles | إنها تأكلك حى , ساستسلم من أجلك سأتى وأعيش فى تلك المدينة |
- Benim için bu yolun sonu demektir. - Senin için mi? | Open Subtitles | هذة نهاية الرحلة بالنسبة لى بالنسبة لك ؟ |
- Şaka yapıyoruz dostum. - Senin için kolay bir an değildi. | Open Subtitles | ـ كنّا نمزح و حسب يا رجل ـ تلك لم تكن لحضة شجاعةٍ بالنسبة لك |
- Senin için hazır değiller. Bizim için hazır değiller. | Open Subtitles | ـ إنهم ليسوا مستعدون لأجلك ـ إنهم ليسوا مستعدون لأجلنا |
- Senin için diş ipi kullandım! - Tatlım zaten yapman gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد نظفت أسناني بالخيط من أجلكِ عزيزي، من المفترض أن تنضف أسنانك بالخيط |
- Senin için çizmiştim. - Hiçbir şey çizmeyeceksin. Anladın mı? | Open Subtitles | رسمته من اجلك لاترسمي شيئ مفهوم |
- Evet, bayan. - Senin için dua edeceğim, evlat. | Open Subtitles | ـ سأدعو من أجلك, يا بنى ـ جيد, شكرا ً لك |
- ...senin için nerede olduğunu öğreneceğim. | Open Subtitles | لأعرف من أجلك أين ذهبت لن يكون هذا ضروريا |
- Affedersin meşgulmüşsün, sonra gelirim. - Senin için ne yapabilirim? | Open Subtitles | ــ أنت مشغول, سأتحدث لاحقاً ــ ماذا أستطيع أن افعل من أجلك ؟ |
- Senin için öldüm! - Onun için ben de ölürüm. | Open Subtitles | ـ لقد متّ من أجلك ـ وأنا مُستعدّة للموت من أجله أيضاً |
- Ben hala alınamıyor. - Senin için geri gelecek. | Open Subtitles | . مع ذلك لا يمكنني أن أخرج . سأعود من أجلك |
.. bununla uğraştım. - Senin için iyi bir yıl değilmiş. | Open Subtitles | أو أي شيء مهما يكن حسنا, يبدو أنه لم يكن العام الأفضل بالنسبة لك |
- Senin için bir sorun mu var Packard? | Open Subtitles | هل سيكون ذلك مشكلة بالنسبة لك يا باكارد؟ |
- Okul yarım saat önce bitti. - Senin için değil. | Open Subtitles | ليس بالنسبة لك فلديك ساعتين إضافية من عقوبة الحجز |
- Okul yarım saat önce bitti. - Senin için değil. Önümüzdeki 2 hafta boyunca her gün 2 saat cezaya kalacaksın. | Open Subtitles | ليس بالنسبة لك فلديك ساعتين إضافية من عقوبة الحجز للأسبوعين القادمين |
- Senin için birkaç sorumuz var. | Open Subtitles | لدينا بعض الأسئلة بالنسبة لك اليدين وراء ظهرك |
- Senin için giyinmiştim. - Kendimi kötü mü hissetmeliyim? | Open Subtitles | ـ هذا كان لأجلك ـ أمن المفترض أن يُشعرني ذلك بالضيق ؟ |
- Senin için hayatımı tehlikeye attım. - O muhasebeciyi bulmam gerekiyor. | Open Subtitles | خاطرت بحياتى لأجلك اريد العثور على كاتب الحسابات |
- Senin için postaneye götürürüm. - Babam halletti. | Open Subtitles | أتعلمين، يمكنني أن آخذها من أجلكِ لقد أخذها والدي مُسبقاً |
- Senin için elemanı hastaneye şutladım. | Open Subtitles | وضعت مؤخرته اللعينة في المشفى من اجلك |
- Senin için küçükse, taşınabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الإنتقال لمكان أخر إن كان المكان صغير بالنسبة لكِ |
- Senin için çok mutlu oldum. | Open Subtitles | إنّي سعيدة جدًا من أجلكَ. ما اسمها؟ |
- Senin için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | سأفعل أيّ شيءٍ مِن أجلك. |
- Tuvalet kağıdını yırtamam. - Senin için ben yırtarım. | Open Subtitles | لا أستطيع أن مزق ورق التواليت أنا سأمزق ذلك لك |
- Senin için çok mutluluk verici olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكونَ مُرضِيًا للغاية بالنسبة لكَ |