| açık bir şekilde saatin parçalarını alıp hepsini birleştirip bir saat oluşturduğunu anlıyoruz. | TED | ولكن ما نفهمه بوضوح أنك تحصل على أجزاء هذه الساعة وتجمعهما وتكوِّن الساعة. |
| Tutanaklarda hayatınızı erkeklerin dokunmasıyla kazandığınız çok açık bir şekilde kaydedilmiş. | Open Subtitles | في السجلات يذكر تماما بوضوح بأنك جعلت معيشتك من لمس الرجال |
| Seni açık bir şekilde uyarmıştım, kimse onunla yalnız konuşmayacaktı. | Open Subtitles | لقد حذرتك بكل صراحة لا يجب لأحد أن يتحدث إليها بمفرده |
| Çünkü açık bir şekilde halk profesyonel ürün tasarımcıları değil. | TED | لانه بكل وضوح, العامة ليسوا بمصممين محترفين |
| Dün, Charlie Ledbetter sanırım, tüketicileri, insanları üretim süreci içine çekmenin gerekliliğinden çok açık bir şekilde bahsetti. | TED | في اعتقادي أن تشارلي لدبيتر تحدث أمس ببلاغة شديدة حول هذه الحاجة لإدخال المستهلكين ، إدخال الناس في عملية خلق الأشياء. |
| Tepemizdeydiler. Bunu açık bir şekilde dile getirdiğimi sanıyorum. | Open Subtitles | لقد كنا دقيقين حيال ذلك ظننت أنّي قمت بإيضاح ذلك |
| Evet, açık bir şekilde belirtti, ve hatalıydı. | Open Subtitles | .نعم، هذا صحيح، لقد أوضح هذا، وكان مخطئاً |
| Dün fethedilmeyi reddettiğinde bunu oldukça açık bir şekilde ifade etmiştin. | Open Subtitles | لقد أوضحت الأمر البارحة عندما رفضت أن نفعل أي شيء |
| Yani, açık bir şekilde bir uyuşturucu bağımlısı olduğuma ve tehdit oluşturmadığıma inanıyor. | Open Subtitles | إذا ً بوضوح هو يعتقد أنني مدمن مخدرات ولست أوجه أي تهديد له |
| Bu bizi açık bir şekilde hayvanlar aleminden ayırıyor. | TED | وهذا هو الشيئ الذي يفصلنا بوضوح عن المملكة الحيوانية |
| Benim onlara önerim, benimsedikleri iş etiği çerçevesinde nedenini açık bir şekilde ifade ederek tütüne karşı bir duruş almaları. | TED | لذا أقترح أن يعتمدوا إطارًا يبين بوضوح لماذا من المنطقي اتخاذ موقف قوي ضد التبغ. |
| Topladığım tüm bu nitel kanıtlarla düşük gelirli Çin halkı içinde büyük bir değişimin olmak üzere olduğunu açık bir şekilde görmeye başlıyordum. | TED | من خلال نوعية الأدلة تلك التي كنت أجمعها، بدأت ألاحظ بوضوح أن تغيرًا كبيرًا كان على وشك الحدوث بين الصينيين ذوي الدخل المنخفض. |
| İşte burada çocuktan kurtulma isteğinin ortaya çıktığını açık bir şekilde görebiliyoruz. | Open Subtitles | يمكننا أن نرى بوضوح هنا فكرة التخلص من الطفل قد تطورت |
| Seni açık bir şekilde uyarmıştım, kimse onunla yalnız konuşmayacaktı. | Open Subtitles | لقد حذرتك بكل صراحة لا يجب لأحد أن يتحدث إليها بمفرده |
| Size şunu açık bir şekilde söyleyeyim: Bu, onur değil; merhametsizce işlenmiş bir cinayet. | TED | اسمحوا لي أن أقول هذا بكل وضوح: هذا ليس بالشرف، إنها جريمة قتل بدم بارد. |
| Sırf sen bu bıçakları alabilesin diye kendime sevimli kıyafetler alabileceğim 1200 doları feda etmeye razı olduğumu açık bir şekilde görmeni istiyorum. | Open Subtitles | وأريد أن ترى بكل وضوح أنني على استعداد للتضحية بالـ 1200 دولار قيمة هذه الملابس اللطيفة مقابل حصولك على هذه السكاكين |
| Sen de stilistlerin her mıntıkanın karakterini böyle açık bir şekilde yansıtmayı başarmasına bayıImıyor musun? | Open Subtitles | ألا تحب طريقة التي تأنقوا بها إنهم بكل وضوح يعكسون شخصية مقاطعتهم |
| Ve bu ikna edici ve açık bir şekilde meydan okumayı açıklıyor, görünüşünüzü 30 gün için değiştirmek ve aynı zamanda başarmaya çalıştığımız sonucu da: erkekleri sağlıklarıyla daha fazla meşgul etmek ve yüzleştikleri sağlık sorunlarıyla ilgili daha iyi bir anlayış yaratmak. | TED | ولقد عبر ذلك ببلاغة عن التحدي ، تغيير مظهرك لمدة 30 يوم ، بالإضافة إلى النتيجة التي نحاول تحقيقها: العمل على توعية الرجال بصحتهم ، وذلك عن طريق توعيتهم بالمخاطر الصحية التي يواجهوها |
| Sanırım bunu gayet açık bir şekilde ifade ettim. | Open Subtitles | أعتقد أنّني قمت بإيضاح ذلك جيداً |
| Bunu dün son derece açık bir şekilde gösterdi. | Open Subtitles | لقد أوضح ذلك بشكل استثنائيّ أمس. |
| Kartvizitimde çok açık bir şekilde yazıyor: | Open Subtitles | لقد أوضحت الأمر في بطاقة أعمالي |