"açıklamaya" - Translation from Turkish to Arabic

    • أشرح
        
    • للشرح
        
    • لتفسير
        
    • الشرح
        
    • اشرح
        
    • توضيح
        
    • التوضيح
        
    • يشرح
        
    • التفسير
        
    • تشرح
        
    • يفسر
        
    • تفسيرات
        
    • شرحه
        
    • للتفسير
        
    • أوضح
        
    Ona bir saat Lily Anne'in gerçekleri şiirsel bir dille anlattığını açıklamaya çalıştım. Open Subtitles قضيت ساعات أشرح لها بأن ليلي أن بأنها تبتعد بالشعر قليلاً عن الحقيقة
    Neden Polonya'ya dönmem gerektiğini size açıklamaya çalıştım. Open Subtitles أنا لم أحاول أن أشرح لك لماذا لا بد لي من العودة إلى بولندا.
    Her şeyi açıklamaya vakit yok. Özetleri vereyim. Open Subtitles ليس هناك وقت للشرح بالتفصيل سوف اعطيك ملخص
    Ve Paris' deki akademisyenlere teorisini açıklamaya çalışan bir yazı yolladı. TED لقد وجه عمله إلى الأكاديميين في باريس، في محاولة لتفسير نظريته.
    Yıldız geçidi programının bunu açıklamaya çalışırken ortaya çıkmasından bahsetmiyorum bile. Open Subtitles ناهيك عن كشف برنامج ستارجيت في محاولة الشرح
    Chandler'a bir uçağın nasıl havada kaldığını açıklamaya çalışıyorum. Open Subtitles انني احاول ان اشرح لتشاندلر كيف تحلق الطائرة في الهواء بثبات
    Bunu askerlere açıklamaya çalıştı ama iyi bir hatip değildi. Open Subtitles لقد حاول توضيح ذلك للجنود لكنّه لم يكن متحدّث جيد
    Ben sadece bu odadaki erkeklere bir kadının neden kaçtığını açıklamaya çalışıyorum. Open Subtitles كنت احاول فقط التوضيح للعنصر الذكري بهذه الغرفة مالذي يدفع إمرأة للرحيل..
    Ve bunu bilmek, bilimde uzun zamandır süren gizemleri açıklamaya başlıyor. TED ومعرفة هذه الشيء، يشرح لنا كثيرا من الألغاز القائمة في العلوم.
    Jane, sana işlerin gerçekte nasıl olduklarını açıklamaya çalışıyorum sadece. Open Subtitles جين، أنا أحاول فقط أن أشرح لك حقيقة الأمور.
    açıklamaya çalışıyorum. Bir siparişle geldiler. Open Subtitles كنت أحاول أن أشرح لك الأمر لقد أتت عن طريق حمولة شحن
    Gazetedeki olayı açıklamaya geldim. Open Subtitles كنت سأتصل بك و أشرح لك ما حدث بشأن تلك الصحيفة
    açıklamaya vaktim yok, bu nedenle bana güvenmen gerek. Open Subtitles إسمعي، ليس لديّ المزيد من الوقت للشرح لذا يجب أن تثقي بي
    Saldırıya uğruyoruz. açıklamaya vakit yok. Bacaklarını tut, taşı. Open Subtitles نتعرض للهجوم، لا وقت للشرح أمسك قدمه، احمله
    İnsanların hareketlerini açıklamaya fırsatları olmadan idam edildiği bir toplum mu? Open Subtitles أهو مجتمع حيث يتم به إعدام الناس.. بلا فرصة لتفسير أفعالهم؟
    Burdaki kimseye bu ürünlerin çok özel olmalarını açıklamaya ihtiyacım yok Open Subtitles لا أحتاج إلى الشرح لكل شخص في هذهِ الغرفة لمَ النطاق، والتفاصيل ووجود هذا المشروع يجب حمايته بعناية
    Tanrım, sana açıklamaya çalıştım, şu sıralar nakitte sıkışığım. Open Subtitles لقد حاولت ان اشرح لك, النقود الان شحيحة في هذه الفترة
    Bu durum, örnek tabanlı analiz algoritmasını açıklamaya çalışmak olmuyor mu? Open Subtitles أليس ما يفعله هو محاولة توضيح نموذج مستند يربط تحليل الخوارزمية
    Hadi, hadi, acele edin. Daha fazla açıklamaya gerek yok. - Hey. Open Subtitles اذهبا لا يستلزم الأمر المزيد من التوضيح لدينا أمر من القيادة العامة.
    Bana bir şeyler açıklamaya çabalıyordu: Maddeyi soğutmak için lazerleri kullanan güzel bir deney. TED والذي صعب عليه أن يشرح لي شيئاً: تجربة جميلة استخدم بها الليزر لتهدئة الأجواء
    Hangi açıklamaya katılıyorsunuz Ajan Mulder? Open Subtitles الذي التفسير تشترك فيه، الوكيل مولدر؟
    Ama klübene uzun bir yol var en azından böyle tehlikeli bir bilgiyi gönüllü olarak açıklamaya gerek olmadığını ona söyleyebilirsin. Open Subtitles لكنها مسافه طويله حتى تصل لكوخك لذا يمكنك على الاقل ان تشرح له لماذا انه ليس من الضروري الادلاء بعلومات خطيره
    Higgs alanı, neden çok zayıf olduğunu açıklamaya yardımcı oluyor. TED بوجهٍ خاص فإن مجال هيغز يفسر لنا سبب كونه ضعيفاً.
    - Hayır. Sadece açıklamaya çalışıyorum. - Açıklama duymak istemiyorum. Open Subtitles ــ لا، أنا أحاول أن أفسر فحسب ــ لا أريد سماع أية تفسيرات
    Anlamadığınız yeri soracaksınız, ben de basit ifadelerle size açıklamaya çalışacağım. Open Subtitles انت اخبرني بالذي لاتفهمه وانا سوف احاول شرحه بكلمات مبسطة
    Özür dilerim. Onbaşı Hartmann'ın açıklamaya vakti yoktu. Open Subtitles اٍننى آسفة ، العريف هارتمان لم يكن لديه وقت للتفسير
    Sakın bana yamuk yapma tatlım. Sana iyice açıklamaya çalışıyorum. Open Subtitles ولا تسيئي فهمي يا عزيزتي فأنا أريد وقتاً كافياً حتى أوضح ما بخاطري

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more