"ağlamıştı" - Translation from Turkish to Arabic

    • بكت
        
    • بكى
        
    • بَكى
        
    • فبكت
        
    • كانت تبكي
        
    • وبكى
        
    İlk kez geyik vurup eve getirdiğimde bildiğin ağlamıştı. Open Subtitles المرة الأولى التي أطلقت فيها النار على غزلان واحضرتها الى البيت, بكت فعلاً.
    Seni bulduğumuzda sevinçten ağlamıştı resmen. Open Subtitles لقد بكت من الفرح عندما .أعطتك القميص حينها
    Bunun ardından Brendan, adamlarını koruyamadığını anladı; Afganistan'dayken yalnız bir kere ağlamıştı, bunun farkına vardığında. TED أدرك بريندان بعدها أنه لم يستطع حماية رجاله، وقد كانت تلك هي المرة الوحيدة التي بكى فيها في أفغانستان، عندما أدرك ذلك.
    Kaykay partisinde koluna bir kız dokununca nasıl da ağlamıştı, unuttun mu? Open Subtitles أتذكر في حفل التزلج عندما بكى لأن فتاة لمست ذراعه؟
    O gün, ilk defa ağlamıştı. Open Subtitles تحت الشمسِ الحارقة ، بَكى للمرة الأولى
    Sık sık ziyaret edip o kadar çok ağlamıştı ki göz yaşları bu dalı ulu bir ağaç oluncaya kadar suladı. Open Subtitles وإنها كانت تزور المكان غالباً، فبكت كثيراً، وتلك الدموغ أغرقت المكان حتى أصبحت تلك النبتة شجرة رائعة.
    Geçen gece de bu kadar sesli ağlamıştı ama iki dakika sonra kendi kendine uyudu. Open Subtitles نعم، وليلة البارحة كانت تبكي بصوت عالِ هكذا ولكن بعد دقيقتين، نامت وحدها
    Sana oral seks yaptığı süre boyunca ağlamıştı. Gözleri çeşme gibiydi. Open Subtitles لقد بكت طوال الوقت الذي كانت تقوم بالجنس الفموي, لقد كانت تنتحب
    Bu kısmı hemşireye söylediğimde kadın ağlamıştı bu arada. Open Subtitles بالمناسبة، لقد بكت الممرضة فعلا عندما أخبرتها ذلك الجزء
    Nasıl yani, gelmedi mi? Of ya. Yeğenimin dizine yara bandı yapıştırırken daha az ağlamıştı. Open Subtitles مالذي تعنيه أنه لم يحضر؟ ابنه اختي بكت أقل من هذا
    Olaydan sonra üç gece ağlamıştı. Open Subtitles لقد بكت لثلالِ ليالٍ بعد الحادثة
    Kızım devam filminde başkasının oynayacağını duyunca ağlamıştı. Open Subtitles ابنتي بكت عندما بدّلوك في الجزء الثاني،
    Bir kere, Sam 'En Değerli Oyuncu' seçilmişti, ve annem ağlamıştı. Open Subtitles مرة، عندما اختير سام أفضل لاعب، بكت أمي
    Mesela şu adamı biliyorum. Karısı öldüğünde ağlamıştı. Open Subtitles أنا أعرفه، لقد بكى عندما ماتت زوجته
    Scott, SAT sınavında bir soruyu kaydırıp bütün cevapları yanlış olunca ağlamıştı. Open Subtitles أصحيح ذلك؟ سكوت بكى خلال الاختبار عندما نسي الإجابة على سؤال بالخطأ -وجميع إجاباته كانت خطأ
    Babama Oxford'a girdiğimi söylediğimde ağlamıştı. Open Subtitles اتعرف, لقد بكى أبي عندما اخبرته بالتحاقى لـ "أوكسفورد"
    Henry, Bambi'nin annesi öldüğünde ağlamıştı. Open Subtitles بكى هنري عندما توفيت والدة بامبي.
    - En son kızdığında bir hafta ağlamıştı. Open Subtitles أخر مرة غضب بكى لمدة أسبوع كامل
    Baban, kardeşi Güyük'ün, Han'ın tahtına geçtiği gece karşımda hüngür hüngür ağlamıştı. Open Subtitles والدك بكى بكل صراحة أمامي ليلة قيام أخيه "غويوك" بأخذ مكانه على عرش "الخان".
    İşte İsa bu yüzden ağlamıştı. Open Subtitles لكي الذي السيد المسيح بَكى.
    Bir keresinde sayı yapamayınca ağlamıştı. Open Subtitles ذات مرة لم تسجل اية نقطة فبكت
    Onu anayolda bıraktıktan sonra eve dönene kadar ağlamıştı. Open Subtitles بعد أن تركتها على الخط السريع كانت تبكي طيلة الطريق
    Bir gün annesi sarhoşken öyle dedi. Raul bütün gün ağlamıştı. Open Subtitles لقد قالته امه مره عندما كانت سكرانه وبكى "رؤول" طوال اليوم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more