Ama acı gerçek şu ki, bu bitkinin aslında kendi doğal habitatında bile tehlike altında olduğu kabul ediliyor. | TED | لكن الحقيقة المرة هي أن هذه النبتة الفريدة هي في الواقع تعتبر من بين النباتات المهددة في موطنها الطبيعي. |
Bay Kent, bence siz ileride muhteşem bir senatör olacaksınız fakat acı gerçek şu ki, Lionel'in parası olmadan kazanma şansınız hiç yok. | Open Subtitles | أعتقد بأنك ستكون سيناتور عظيم، سيد كنت لكن الحقيقة المرة هي أنك لم تكن لتفوز بهذه الانتخابات بدون نقود ليونيل |
acı gerçek şu ki, oraya çölün ortasına, | Open Subtitles | الحقيقة المرة هي اننا لن نرسل فريق مسلح الى الصحراء بناء على نظرية |
acı gerçek şu ki, bir köpek burada diploma alabiliyor. | Open Subtitles | الحقيقة المحزنة هي أن الكلاب يمكنها الحصول على شهادة هنا |
Çok gülüp eğlendik ama acı gerçek şu ki; | Open Subtitles | لقد كانت أحمالاً من الضحك، لكن الحقيقة المحزنة... |
Hannah Arendt şöyle söylüyor, “acı gerçek şu ki dünyadaki kötülüklerin çoğu kötü olmayı seçen kişiler tarafından yapılmıyor. | TED | هانا أرندت قالت : "الحقيقة المرة هي أن أغلب الأفعال الشريرة في العالم لم تكن من قبل أناس إختاروا أن يكونوا شريرين. |
Ancak, acı gerçek şu ki... herkesten farklı olmak başlarda heyecan verici olsa da eninde sonunda biraz yalnızlık olabiliyor. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة المحزنة هي أنه بينما اختلافنا عن الآخرين يمكن أن يكون مثيراً في البداية فهو في النهاية يصيب الإنسان بالوحدة قليلاً |
Çok gülüp eğlendik ama acı gerçek şu ki; | Open Subtitles | لكى نضحك لكن الحقيقة المحزنة... |
Duvarında asılı harika albümler var, ...ama acı gerçek şu ki, büyük şirketlerin desteği olmasaydı... onlardan yarısını bile dinleme şansın olmayacaktı. | Open Subtitles | ...لديك الكثير من الألبومات الرائعة على ذلك الحائط، لكن الحقيقة المحزنة هي أنه لم يكن بإستطاعتك سماع نصفها من غير وجود شركة ضخمة لتقديمها |