Bu teşkilatta Sloane'u adalete teslim etmek için çalışan insanlar var. | Open Subtitles | هناك ناس في هذه الوكالة الذي يعمل لجلب سيوان إلى العدالة. |
Henüz bilmiyoruz ama onları adalete teslim etmek için elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | لا نعرف حتى الآن، ولكن سنفعل كلّ ما بوسعنا لتقديمهم إلى العدالة |
Sizleri adalete teslim etmek için, bir çocuğun kendi canına kıyması utanç verici. | Open Subtitles | إنّه لأمر مُؤسف أنّ على صبيّ الإنتحار لجلب كلّ واحدٍ منكم إلى العدالة. |
Eğer gazeteciniz haklıysa, ...bu ketum orospu çocuklarını adalete teslim etmek için yasal bir görevimiz ve ahlaki bir zorunluluğumuz var. | Open Subtitles | ، إن كان صحافيك على أعقاب أمرٍ فعلاً فإنّ لدينا واجب قانونيّ و أخلاقيّ . لنجلب أبناء السفلة أولائك إلى العدالة |
Ve bu, bu adamları adalete teslim etmek için tek kanıt. | Open Subtitles | ثم انها قوة فقط لدينا لجلب هؤلاء الرجال إلى العدالة. |
Elimdeki bütün kuvvetleri bu işin faillerini adalete teslim etmek için kullanacağım. | Open Subtitles | سأستخدم كل الموارد المتوفّرة لديّ لجلبِ هؤلاء الجناة إلى العدالة |
Siz ve aileniz için eşinizin katilini adalete teslim etmek için. | Open Subtitles | لجلب قاتل زوجتك إلى العدالة لأجلك ولأجل عائلتك. |
Robin'in ailesini öldüren adamı adalete teslim etmek için yardıma ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | روبن أحتاج للمساعدة على جلب الرجل الذي قتل عائلته إلى العدالة |
Şu an sana verdiğim şey, bu hikâyedeki gerçek kötü adamı adalete teslim etmek için bir fırsat. | Open Subtitles | أعرض عليك الآن فرصة تقديم الشرير الحقيقي في هذه القصة إلى العدالة |
Buraya Doone'ları adalete teslim etmek için geldim. Başka kimseyi değil. | Open Subtitles | ،لا تقلقي أنني هنا لكي أقدم آل (دوونز) إلى العدالة |