"adaletle" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالعدالة
        
    • للعدالة
        
    • والعدالة
        
    • عداله
        
    Sosyal adaletle ilgili sorularda ne oluyordu? TED ماذا يحدث مع الأسئلة المتعلقة بالعدالة الاجتماعية؟
    Maaşın adaletle ilgisi yok. Müzakereye ne kadar güçlü girebildiğinle alakalı. Open Subtitles لا علاقة للرواتب بالعدالة بل بما يمكنكَ مزايدته عند التفاوض
    Elbette hikâyelerin gücünden bahsetmek istiyorum, fakat aynı zamanda özellikle toplumsal adaletle ilgilenenler için, hikâyelerin kısıtlamalarından da bahsetmek istiyorum. TED أرغبُ في الحديث إليكم عن قوة القصص بالطبع، ولكن أريدُ أيضًا الحديث عن حدودها، خاصةً من أجل هؤلاء الذين هم مهتمون بالعدالة الاجتماعية.
    İşlenmesi imkânsız bir suçla bir adamı itham etmek,adaletle alay etmekten başka bir şey değildir. Open Subtitles سيكون مهزلة للعدالة لإدانة رجل من جريمة من المستحيل أن يرتكبها
    Burada adaletle işi olan biri varsa o da jüridir. Open Subtitles إذا كان يوجد واحد , اعتقد... حقيقةً وصدقاً ان من يكون فيها للعدالة.. سيكون هيئة المحلفين!
    Teknoloji, tasarım, eğlence, yaratıcılık vizyonlarımızın insanlık, şefkat ve adaletle iç içe olması gerektiğinin farkındasınız. TED وأن رؤيتنا للتكنولوجيا والتصميم والترفيه والإبداع عليها أن تتزاوج مع رؤيتنا للإنسانية ، والتعاطف ، والعدالة.
    Sakin bir ruh, intikam almanın adaletle ilgisi olmadığını bilir. Open Subtitles ان الروح السليمه تعرف حق المعرفه انه لا توجد عداله في الانتقام
    adaletle dava açan, davasını dürüstçe savunan yok. Open Subtitles "لا احد ينادي بالعدالة,لا احد يدافع عن قضيته بالعدل
    Burada, York Kasabası'nda ise bu erdemler Avery Alan Ludlow ve köpeği Red için aranan adaletle de ölçülebilir. Open Subtitles " و هنا فى " يورك كاونتى يمكن أيضا أن تقاس بالعدالة التى يسعى إليها . " كلا من " إيفرى آلان ليدلو " و كلبه " رد
    Bu şahsi değil, adaletle ilgili bir mesele. Open Subtitles الأمر ليس شخصياً وإنما يتعلّق بالعدالة.
    Artık durmalı. Bu adaletle ilgili. Open Subtitles و عليه التوقف ، الأمر متعلق بالعدالة
    Yasaların adaletle bir ilgisi yoktu. Open Subtitles القانون لم يكن له علاقة بالعدالة.
    Ve ben de dedim ki ''Baba --'' Annem bir filozoftu ve bizi fikirlerle doldurmuştu, eylemler ve adaletle ilgili. ve dedim ki ''baba ben politika ve felsefe okuyacağım ve bir sosyal hareketin parçası olacağım.'' TED فقلت: "أبي" كانت والدتي فيلسوفة زرعت فينا فكراً مشبعاً بالعدالة الاجتماعية عن التظاهر والاحتجاج فقلت: "أبي، سأدرس الفلسفة والعلوم السياسية لأصبح جزءاً من الحركة السياسية."
    Bunun adaletle bir ilgisi yok Bob.Bu ulusal güvenlik. Open Subtitles ليس للأمر صلة بالعدالة يا (بوب). إنها مسألة أمن قومي
    - Bu terörizmle ilgili değil. adaletle ilgili. Open Subtitles ـ لا يتعلق الأمر بالإرهاب, بل بالعدالة!
    İntikam adaletle aynı şey değildir. Open Subtitles - الانتقام ليس هو نفس الشيء للعدالة.
    Bu gece, Nyssa al Ghul ihaneti yüzünden adaletle yüzleşecek. Open Subtitles الليلة ستمثُل (نيسا الغول) للعدالة جرّاء خيانتها.
    Kocasının "özgürlük" ve "adaletle" oynaması gibi bu da "gerçekle" bir oyun oynar durumda. Open Subtitles إنها تتلاعب بالحقيقة كما يتلاعب زوجها بالحرية والعدالة
    Tanrı'nın altındaki özgürlük ve adaletle bölünemez tek ulusa." Open Subtitles امة واحدة تحت سلطان الله غير مقسمة ، تسودها الحرية والعدالة للجميع
    Sakin bir ruh, intikam almanın adaletle ilgisi olmadığını bilir. Open Subtitles ان الروح السليمه تعرف حق المعرفه انه لا توجد عداله في الانتقام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more