"adaletsizlik" - Translation from Turkish to Arabic

    • الظلم
        
    • ظلم
        
    • العدل
        
    • ظلماً
        
    • عدلا
        
    • للظلم
        
    • والظلم
        
    • الإجحاف
        
    • العدالة يجب
        
    Bu Adaletsizlik düzeltilene kadar, günde 13 bin dolar ziyan edeceğim. Open Subtitles حتى يتم تصحيح هذا الظلم سأقوم بإسراف 13 ألف دولارٍ يومياً
    Sanırım beni en çok etkileyen şey Adaletsizlik olmuştu. TED وأعتقد أن ما أدهشني حقا كان أهمية الظلم لقد أدهشني قسرا.
    Bu kabul edilemez sosyal Adaletsizlik, beni, dünyamızdaki temiz su problemi için bir çözüm bulmaya zorladı. TED هذا الظلم الاجتماعي غير المقبول أجبرني على أن أرغب في إيجاد حل لمشكلة المياه النظيفة في كوكبنا.
    Bizlere engelli olmak hakkında yutturulan bu yalanın en büyük Adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. TED أعتقد حقَأ أن تلك الكذبة المباعاة لنا عن الإعاقة هي ظلم كبير.
    Adaletsizlik ve eşitsizliğin hayatımızda büyük izler bıraktığı gerçeği gibi. TED حقائق مثل الظلم وعدم المساواة التي تترك أثراً كبيراً في حياتنا.
    Etrafımdaki Adaletsizlik sinirlerimi altüst etmişti ve tek yapabildiğim şey sanattı, ben de resim yapmaya başladım. TED وكنتُ غاضباً من رؤية كل ذلك الظلم حولي، وكان منفذي الوحيد هو الفن، لذلك بدأت بالرسم.
    Sancılı Adaletsizlik zamanlarında oyun, nefes alabilmemiz için gereken hafifliği getirir. TED في أوقات الظلم المؤلم. اللعب يجلب الخفة التي نحتاجها كي نقدر على التنفس
    Dünyanın her yerinde Adaletsizlik var; Open Subtitles رسالة تقول ان الظلم موجود في أمريكا أيضا
    Adaletsizlik Loncası'n yenmeyi umuyorsak takımlara bölünmeliyiz. Open Subtitles علينا أن تنقسم إلى فرق إذا أردنا أن يكون هناك أي أمل من هزيمة نقابة الظلم.
    Adaletsizlik Loncası az önce şehir darphanesini soydu ve kaçıyorlar. Open Subtitles النقابة الظلم وسلب فقط النعناع الساحل سيتي. الآن هم الهروب من المنطاد.
    Adaletsizlik ortada.İyi ki erkekler erken ölüyor da kafa dinliyoruz. Open Subtitles الظلم بدا واضح جدا أشكر الله أن الرجال يموتون أصغر منّا إنها الإستراحة الوحيدة التي لدينا تعرفين ماذا؟
    Eğer ortada bir Adaletsizlik varsa, birileri kendilerini kurban etmeli. Open Subtitles يحب أن يضحى الشخص ما بنفسه وأينما وجد الظلم وجدت التضحية
    Hakiki bir erkek gibi dik durabilen haksızlık ve Adaletsizlik karşısında boş boş oturmayan birine. Open Subtitles أحدهم بامكانه الصمود كرجل حقيقي و يأخذ موقفا حازماً باتجاه الظلم و الاستبداد في هذا العالم
    Onu Öldürmelisin Çünkü Olağanüstü Bir Kahraman Amacı Adaletsizlik Open Subtitles يجب أن يتم قتله لأنه إستغل مقامه لفرض الظلم
    Onu Öldürmelisin Çünkü Olağanüstü Bir Kahraman Amacı Adaletsizlik Open Subtitles يجب أن يتم قتله لأنه إستغل مقامه لفرض الظلم
    Adaletsizlik Birliği'nin merkezi kontrol sistemini bulacağınız yer orası. Open Subtitles ذلك هو اين ستجدون نظام التحكم المركزي لأتحاد الظلم
    Adaletsizlik olmaması için arazilerin kanun çerçevesinde iadesi gerekiyor. Open Subtitles يجب أن ترد الأراضى بالقانون حتى لا يكون هناك ظلم
    Çünkü Adaletsizlik her neredeyse, haksızlıkların giderilmesi ve masumların korunması adına, kıçınıza tekmeyi basmak için Kara Bomba oradadır. Open Subtitles لإنه أينما تواجدت العدالة يجب تصحيح الأخطاء ومتى ما ظلم الابرياء بلاك دايناميت سيكون هناك لركل المؤخرات
    Kendimiz çıkıp da onlar içeride kalınca Adaletsizlik olur dedim. Open Subtitles لقد بدا من غير العدل ان نرحل نحن ويبقي هم
    Hank McCreedy'nin torunu bunu Adaletsizlik olarak görebilir. Open Subtitles من الممكن أن يجد حفيد هانك ماكريدي ذلك ظلماً
    Eğer doğruysa, ben buna Adaletsizlik derim! Open Subtitles لو أن هذا صحيح فأنا أقول أن هذا ليس عدلا
    Öğrencilerim her yıl, örnek Adaletsizlik incelemesi olarak Güney Afrika’daki ırkçılığın tarihi üzerine çalışır. TED كل عام، يدرس طلابي تاريخ العنصرية بإفريقيا كدراسة حالة للظلم.
    Onlar, dünyanın her yerinde nerede yoksulluk, eğitimsizlik ve Adaletsizlik varsa, bu yerlerde bayiliklerini oluşturacak bir marka yaratmak için etkili bir şekilde çalışıyorlardı. TED كانوا يصنعون صورة لهذه العلامة بشكل فعّال لخلق علامة تجارية يمكن تلزيمها حول العالم، حيث يوجد الفقر والجهل والظلم.
    Bunun sebebi, Adaletsizlik bizi öyle güçlü etkiliyor ki doğru düzgün düşünemiyoruz. TED لأن الإجحاف يستفزنا بقوة شديدة ولا نستطيع التفكير بشكل سليم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more