| Hepsini bir araya getirerek anlamlı bir hayatın dört kolonu diye adlandırdığım şeyleri buldum. | TED | نجمع ذلك كله معاً، لقد وجدت أن هناك ما أسميه أربع ركائز لحياةٍ ذات مغزىً. |
| Anlatacağım, biyomimetiğin ötesinde bir hikaye. Biyokarşılıklılık olarak adlandırdığım olguyla ilgili bir hikaye. | TED | إنها قصة عن ما بعد التقليد الحيوي إلى ما أسميه التبادل الحيوي |
| Ve servet koruyuculuğu (sorumluluğu), etki koruyuculuğu olarak adlandırdığım şey hakkında düşünmeye başladım. | TED | وبدأت في التفكير بما أسميه قوامة الثراء وقوامة التأثير. |
| Tıpkı bir atlet gibi inkârın kalıplarından uzaklaşıp duygusal çeviklik diye adlandırdığım bir konsepte ilerledim. | TED | ومثل لاعبة الجمباز، بدأت أتجاوز جمود الإنكار للوصول إلى ما أصبحت أسميه الآن المرونة العاطفية. |
| Son olarak, ve muhtemelen en önemlisi, benim doğanın geri dönüşüm sistemi olarak adlandırdığım şeye uygun maddeler yaratıyor olmamız lazım. | TED | وأخيرا، وأعتقد ربما الأهم من ذلك ، ينبغي أن نصنع موادا تنسجم مع ما أسميه نظام إعادة التدوير في الطبيعة. |
| "İnsani bir şekilde" diye adlandırdığım bir yolla boşanmayı seçtiniz. | Open Subtitles | لقد اخترتما الطلاق فيما أسميه طريقة إنسانية |
| Benim "ilk hayatım" olarak adlandırdığım hayatta... yaklaşık 35 yaşıma kadar yaşlandım... yani sizin gördüğünüz adam. | Open Subtitles | في ما أسميه اول عمر لي كبرت حتي 35 عاماً ما ترونه الآن |
| Ve sonra bu evreni terk edip, şimdi çekirdek olarak adlandırdığım yere gittik. | Open Subtitles | ثم تركنا هذا الكون وخرجنا إلى ما أسميه الآن بالصميم |
| "Kolesterol seviyeniz "Portakal Seviyesi" diye adlandırdığım seviyede." | TED | "مستوى الكوليسترول لديك أسميه المستوى البرتقالي". |
| Bence bunun nedenlerinden biri efektif altruist olmanın Sisifos sorunu olarak adlandırdığım durumun üstesinden gelmeye yardımcı olması. | TED | ما أسميه "مشكلة سيزيف" هذا هو سيزيف كما صور لنا من قبل تيتيان ، مدان من قبل الآلهة ليدفع صخرة كبيرة |
| Çünkü benim "büyük imaj" olarak adlandırdığım şeyin dışında var olan bir insan üretimi yok. | TED | لأنه لا يوجد إنتاج للإنسان. الذي يوجد خارج ما أسميه "الصورة الكبيرة." |
| Aslında "coğrafi bağlantısallık" diye adlandırdığım şeyi birlikte oluşan iki ayrı güç olarak inceliyorum. | TED | حقيقةً،أنا أنظر على أن القوتين يندمجان مع بعضهم البعض إلى شيء أسميه " الاتصال الجغرافي. " |
| Ya da iade etmek yerine benim "yeşil dönüşüm" olarak adlandırdığım şeyi yapsalar? | TED | ماذا لو، بدلاً من الإعادة يمكنهم فعل ما أسميه "الدور الأخضر"؟ |
| Ve 'retrofuturism' (geçmişçi gelecekçilik) diye adlandırdığım alanda çok çalışıyorum, yaptığım şey, geçmişte insanlar geleceği nasıl görüyordu diye maziyi yoklamak. | TED | وأعمل كثيرا في ما أسميه retrofuturism -المستقبلية الرجعية- وهى أن ننظر إلى الوراء لنرى كيف رأى الاجداد الغد |
| Birincisi, bana göre, “henüz ulaşan düşünceler” olarak adlandırdığım fikirlerdir. | TED | ،الأول، في رأيي "هو ما أسميه "الأفكار الواردة |
| Değil mi? Ve de benim spinternet olarak adlandırdığım | TED | صحيح؟ وأنهم يقومون ببناء ما أسميه ب"محور الإنترنت" spinternet. |
| Eğer bunu yapmak için herkesi cesaretlendirebilecek tek bir şey varsa, politikacıları, dini liderleri ve bizi, Ahlaksal hayal gücünü geliştirmek diye adlandırdığım şey olabilir. Başka bir deyişle, sizin çok farklı durumlarda, kendinizi başkalarının yerine koyma yeteneğiniz ile ilgilidir. | TED | إذا كان هناك شيء واحد يمكن أن أشجع الجميع على القيام به ، السياسية، و زعماء الدين، وبيننا، وسيكون ما أسميه بتوسيع المخيلة الأخلاقية. حسنا. وهذا يعني قدرتك على وضع نفسك في حذاء الاخرين الذين هم في ظروف مختلفة جدا. |
| Ve yaşamanının hayatta kalma seviyesi, yaşamanın başarı seviyesi olarak adlandırdığım şeyle yaşamanın önem seviyesi arasında fark olduğunu düşünüyorum. bunu idrak ediyor musunuz, Yeryüzünde ne için varım? | TED | أعتقد أن هذا هو الفرق بين ما أسميه مستوى البقاء على قيد الحياة، مستوى النجاح في الحياة وإرتفاع مستوى المعيشة، هل تعرفون، لماذا أنا هنا؟ |
| Bu, "yaşamda iyi değilim" yüzü olarak adlandırdığım yüzdür. | TED | هذا ما أسميه وجه "أنا لست جيداً في الحياة" |
| Bu özelliklere bakarsanız şefkat bağlamında, şefkatin bilişsel ve duygusal bileşenleri -- insanları anlamak ve onlarla empati kurmak -- hepimizin içinde olan benim aşırı kendine-saplantı olarak adlandırdığım olguya iniyor, sonuç olarak da tevazu için gerekli koşulları yaratıyor. | TED | و إذا نظرتم إلى هذه المميزات في سياق الشفقة، نجد إن المكونات الإدراكية والعاطفية للشفقة.. فهم الناس و التعاطف معهم.. تكبح و تلطف ما أسميه الهاجس الذاتي المفرط الموجود في أنفسنا.. و بذلك تخلق الشروط اللازمة للتواضع. |