| adliyeye giderken kullandığı yol üstündeki bir kavşakta harekete geçeceğiz. | Open Subtitles | نصطدم بالشاحنة في تقاطع للطرق في طريق إلى قاعة المحكمة |
| Yani hemen şimdi adliyeye girip... bu belgelere erişebilirim öyle mi? | Open Subtitles | فهل يمكنني الدخول إلى هذه المحكمة الآن والحصول على تلك الوثائق؟ |
| - Artık dayanamıyorum. - adliyeye gidip seyredeceğim. | Open Subtitles | لا أستطيع الإحتمال أكثر من ذلك سأذهب إلى قاعة المحكمة وأشاهد |
| Senden yapmanı istediğim tek şey hesap defterini adliyeye ulaştırman. | Open Subtitles | انت تدين لي كل ما اريده منك هو ارسال الحسابات الى المحكمه |
| adliyeye gidiyoruz, yargıç cezanızı belirleyecek... sonra geri döneceğiz, sakin ve uslu uslu. | Open Subtitles | سوف نذهب للمحكمة سوف يحدد القاضي مبلغ الكفالة ثم نعود هنا بكل هدوء |
| - Eski ortağın yapsın. Çok isterdim John ama bu sabah adliyeye gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا أَحبُّ إلى لكن حضورَي مطلوبُ في المحكمةِ. |
| Andy, onu adliyeye götürdügünü söylemistin. | Open Subtitles | وأنت يا (أندي) قلت أنك أخذته للمحكمه |
| - Artık dayanamıyorum. - adliyeye gidip seyredeceğim. | Open Subtitles | لا أستطيع الإحتمال أكثر من ذلك سأذهب إلى قاعة المحكمة وأشاهد |
| adliyeye gidip, Nicholas amca hakkındaki, kayıtları incelemek ister misin? | Open Subtitles | هل نراجع المحكمة لرؤية ماتخبرنا به السجلات العامة عن العم نيكولاس؟ |
| Rosco, bakıp rallide valiye katılacağım. adliyeye geç kalmadan git. | Open Subtitles | روسكو،أنا سَأُرافقُ الحاكمِ للسباق فلا تتأخر بالذهاب الى المحكمة |
| Tüm kasabayı adliyeye doğru sürüklüyoruz. | Open Subtitles | انهم آتون , لدينا سكان البلدة بالكامل متجهون الى المحكمة |
| Belediyeye gidip bir kopyasını almam lazım sonra da tasdikletmek için adliyeye gideceğim. | Open Subtitles | لا بد لي من التوجه إلى مكتب البلدية للحصول عليها ثم ختمها في المحكمة. |
| Haydi Randy, Catalina'yı bırakıp adliyeye gitmemiz gerek. | Open Subtitles | تعال راندي، علينا توصيل كاتالينا والتوجه الى المحكمة |
| Beni adliyeye göndermesinin sebebi onu bulmaktı. Gwen Waters. | Open Subtitles | كان يقودني الى المحكمة لأجدها، غوين واترز |
| Bence olmaz Randy. Karma beni adliyeye bunun için gönderdi. | Open Subtitles | لا أظن هذا راندي، قادني القدر الى المحكمة لانجاز هذا الآن |
| Peki, adliyeye gelmediğin zaman neler yapıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي تفعله حينما تنتهي من جلسة المحكمة ؟ |
| Neşe içinde adliyeye geliyorlar, az bir ceza alıp gidiyor ve aynı suçu tekrar işliyorlar. | Open Subtitles | انهم الفالس في المحكمة بلدي. وهي تتلقى صفعة على المعصم، و بعد ذلك تنفجر وإعادة الإساءة. |
| Eğer para yetmezse, faturanı adliyeye yolla. | Open Subtitles | إن لم يدفع هذا ثمنها ارسل التماساَ لدار المحكمة |
| adliyeye gidiyorum. Beş dakikalık yolum kaldı. | Open Subtitles | في الطريق الى المحكمه عاى بعد خمس دقائق تقريباً |
| O da beni aradi çünkü adliyeye yakin oturuyorum. | Open Subtitles | وعليه فقد إتصل بي لأنني أسكن قريباً من المحكمه |
| Perşembe günü beni adliyeye götürmeden önce karar vermeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أحل هذه المسألة قبل أن نذهب للمحكمة يوم الثلاثاء |
| İngiltere doğumlu militan Ömer Şeyh adliyeye yoğun koruma altında geldi. | Open Subtitles | الشّيخ الفدائي البريطاني المولد عمر وَصلتْ إلى المحكمةِ الحذرةِ بشدّة، وجهه غَطّى. |
| Chapman, adliyeye gidiyorsun. | Open Subtitles | (تشابمان) سوف تذهبين للمحكمه |
| Şey. o kadın adliyeye çıkageldi. | Open Subtitles | حسنا، تلك الإمرأة ظهرت فى دار العدل |