| ahırdaki domuzlar bile sizin gibi... heriflerden daha anlayışlı ve temizdir. | Open Subtitles | الخنازير في الحظيرة لديها إدراك في التنظيف أفضل منك أيّها الداعر. |
| ahırdaki her şeyi yedi dün gece. Her şeyi... | Open Subtitles | كل شيء كان على ما يرام في الحظيرة ليلة أمس. |
| Rüzgarın sesi taşıdığı ve yerin ahırdaki bir saman kadar kuru olduğu. | Open Subtitles | حيثما تنساب الريح والصوت، والتربة جافة مثل القشّ فى الحظيرة |
| Aletini sokman için ahırdaki dişi taylardan daha iyi bir yer bulduğum için yani. | Open Subtitles | على إيجاد لك شيء تضع بداخله قضيبك أفضل من الأحصنة في الإسطبل |
| Kalbinin elbise içinde olmadığı söylenebilir çünkü sürekli atları ve o ahırdaki kızı düşünüyor. | Open Subtitles | كان كل ما يفكر به هو الأحصنة وفتاة الإسطبل |
| ahırdaki traktörü yağlayarak koltukta oturmuş gibi dinlenebilirim. | Open Subtitles | بتشحيم محامل الجرار بالحظيرة وكأني جالس على الأريكة |
| ahırdaki sorumlu adamı tanıyordu, ve, bir ipucu bulduk. | Open Subtitles | انه يعرف ذلك الرجل فى الاسطبل لذا حصلنا على بقشيش |
| Son inek öldüğünden beri, ahırdaki at pisliklerini kendimiz temizliyoruz. | Open Subtitles | منذ أن ماتت البقرة الأخيرة و نحن نتسخ من تنظيف الحظيرة |
| İlk kural, ahırdaki en iyi atı seçer çok sıkı pazarlık edersin. | Open Subtitles | القاعدة الأولى, اختاري أفضل حصان في الحظيرة |
| O ahırdaki şey bizi orada istemiyordu. | Open Subtitles | مهما كان الشيء بتلك الحظيرة فلم يرد تواجدنا |
| Müsaadenizle ahırdaki bir şeyi halletmem gerek. | Open Subtitles | لو عذرتموني، لديّ أمر أهتمّ بع في الحظيرة. |
| Sanırım bu ahırdaki ölü tavukları açıklıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا يفسر كل الدجاج الميت في الحظيرة |
| İyi denemeydi Sue, ama "ahırdaki asansör" oyununa kanmayacağız. | Open Subtitles | محاولة جيدة سو لن نقع مجدداً في خدعة المصعد في الحظيرة |
| ahırdaki keçilerin altı temizlenmeli. | Open Subtitles | الماعز الموجودة في الحظيرة تحتاج تنظيفاً |
| Şimdi boynumu yala ahırdaki en gözde atın olduğumu söyle. | Open Subtitles | والآن العق رقبتى وأخبرنى أننى حصانك المفضل فى الإسطبل |
| Aletini sokman için ahırdaki dişi taylardan daha iyi bir yer bulduğum için yani. | Open Subtitles | على إيجاد لك شيء تضع بداخله قضيبك أفضل من الأحصنة في الإسطبل |
| O zaman ahırdaki zenci arkadaşınla muzlarınızı paylaşırsınız. | Open Subtitles | عندها يمكنك مشاركة الموز مع صديقك الزنجي في الإسطبل |
| Ya ahırdaki o dadanmalar parayla ilgiliyse? | Open Subtitles | أقصد، ماذا لو كانت المطاردة بالحظيرة بسبب النقود؟ |
| Spencer Cavanaugh'u son görüşüm cumartesi öğlen ahırdaki performansımızdaydı. | Open Subtitles | آخر مرة رأيت بها (سبينسر كافاناه) كان يوم السبت بعد تجربة الأداء التي قمنا بها بالحظيرة |
| Spencer Cavanaugh'u son görüşüm cumartesi öğlen ahırdaki performansımızdaydı. | Open Subtitles | أخر مرة رأيت بها (سبينسر كافاناه) كان يوم السبت بعد أداءنا بالحظيرة |
| Hayır, ahırdaki kızlardan bahsediyorum ve yaptıkları fedakarlık. | Open Subtitles | لا، أعني حيال الفتيات في الاسطبل والتضحية التي قاموا بها |