| Evet, Dan her şeyi aile içinde tutmayı iyi bilir. | Open Subtitles | حسناً, داني, هُهنا يعرف كُل شيء عن الترابط في العائلة |
| İçimizden sadece biri aile içinde 13. mangada, lejyonda kalmayı başardı. | Open Subtitles | فقط واحدٌ منا تمكن من البقاء في العائلة في القطاع ال13 من الفيلق |
| Aile işlerinin hep aile içinde kalması gerektiğini düşünmüşümdür. | Open Subtitles | لطالما عرفت أنه يجب إبقاء عمل العائلة في العائلة |
| Bütün o güzel paraları aile içinde tutmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن تبقى الأموال الجميلة داخل العائلة. |
| Sonra, zamanı geldiğinde şirket aile içinde kalabilir. | Open Subtitles | ومن ثم ، اذا حان الوقت تبقى التجارة داخل العائلة |
| Bende her zaman benim aile içinde olmamdan hoşlanmadığını düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنك أنتِ لم ترغبي بوجودي في عائلتكِ |
| Bu şekilde şirket aile içinde kalacak. | Open Subtitles | بهذه الطريقة الشركة ستبقى في الأسرة. |
| Ensest bir evlilik, gücün aile içinde kalmasını garanti edecekti. | Open Subtitles | هذا الزواج يضمن أن تلك القوة تبقى ضمن العائلة |
| aile içinde tutmak için en yakın sen varsın. | Open Subtitles | هذا هو أقرب ما يمكنني إبقائه بين العائلة |
| Görüşleri farklı olsa da, ...aile içinde gerginlik yaratmamalıydı. | Open Subtitles | على الرغم من الاختلاف في وجهات النظر، لم يكن يجدر به خلق هذا النوع من التوتّر في العائلة. |
| Görüşleri farklı olsa da, ...aile içinde gerginlik yaratmamalıydı. | Open Subtitles | على الرغم من الاختلاف في وجهات النظر، لم يكن يجدر به خلق هذا النوع من التوتّر في العائلة. |
| Ama bunun aile içinde kalması gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لكني كنت اعتقد ان يجب ان ابقيها في العائلة |
| aile içinde bir rekabet ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا من ظنت أنك ذا الروح التنافسية في العائلة |
| Bu onun aşaması, ...aniden susması, aile içinde bir geçmişi var mı? | Open Subtitles | هذه النوبات الصمت المفاجيء هل له تاريخ في العائلة ؟ |
| Çeşitli söylentiler çıkmadan önce aile içinde nişan yaparız. Ne dersin? | Open Subtitles | قبل ان تظهر اسئلة كثيرة داخل العائلة نقوم نحن بالاعلان |
| aile içinde her şeyi yenen ve hayatı yaşanabilir kılan o sevgiyi. | Open Subtitles | الحب البسيط داخل العائلة هذا ما ينتصر ويجعل الحياة تستحق العيش |
| Prenstir ve aile içinde büyük güce sahiptir. | Open Subtitles | إنه أمير، وهو يملك نفوذاً قوياً للغاية داخل العائلة. |
| Ama bunu aile içinde tutmamız gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكنني أعتقد وجوب إبقاء السر داخل العائلة |
| Ama, ben her zaman benim aile içinde olmamdan hoşlanmadığını düşündüm. | Open Subtitles | ظننت دائماً أنكِ لم ترغبي بي في عائلتكِ |
| Kabir ve Noorie eğer gerçekten birlikte olmak istiyorsa ...iş te aile içinde kalır. | Open Subtitles | إذا كبير وNoorie تريد حقا أن نكون معا ثم العمل سيبقى في الأسرة. |
| İşler böyle yürür, aile içinde devam ettir. | Open Subtitles | هكذا الأمور في عالم الأعمال أن تبقى السيطرة ضمن العائلة |
| Ki bu da aile içinde yılarca dalga konusu oldu. | Open Subtitles | تم السخرية على هذا بين العائلة لسنوات |