| ailemle bir sırada durdum ve sonra bir kurtarma uçağının kargosuna sıkıştırıldık. | TED | وقفت مع عائلتي في صف، وتم إيداعنا في حاوية البضائع في طائرة إغاثة. |
| Garip gelecek ama ailemle bir geçmişin var ve seni gerçekten tanımayan bir tek ben varım. | Open Subtitles | أنتِ لديكِ تاريخ طويل مع عائلتي ، وأنا الوحيدة التي لم تتعرف حقا عليكِ |
| ailemle bir yıldan uzun zamandır oturup yemek yemedim, Mem-Chris'i bıraktığımdan beri. | Open Subtitles | أنا لم أتناول العشاء مع عائلتي منذ أكثر من سنة منذ ان تركت الفنزولية كريس |
| O masumdur, ve benimle yada ailemle bir sorununuz varsa, onun davasını yönetmeye hakkınız yok. | Open Subtitles | انه بريئ و اذا كان لديك مشكلة معي ام مع عائلتي ثم ليس لك الحق في لترؤس قضيته |
| Birkaç gün önce ailemle bir tekne gezisine çıkmıştım. | Open Subtitles | قبل بضعة أيام، أخذت قارب للركوب مع عائلتي |
| Neden, ailemle bir tatili kaçıramazdım değil mi anne? | Open Subtitles | لماذا؟ لم افوت العطلة مع عائلتي ابدا |
| ailemle bir arada olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أكون مع عائلتي. |
| 17.00'da ailemle bir işim var. | Open Subtitles | لدي أمر مع عائلتي في الخامسة |