"akıcı bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • بطلاقة
        
    Daha çok, sürekli gelişen bir hiyeroglif dili biliyorum gibi, kendi geliştirdiğim bir dil ve akıcı bir şekilde anlıyor ve derinlemesine düşünebiliyorum. TED إنها أكثر من أن لدي هذه اللغة المتطورة باستمرار من الهيروغليفية التي قمت بتطويرها وحيث أستطيع أن أفهمها بطلاقة وأفكر بشكل عميق بها.
    Doktorlar, Fransızca anlama yeteneğini tamamen yitirdiğini... ama yerel bir şiveyle olsa bile... akıcı bir şekilde İngilizce konuştuğunu saptadılar. Open Subtitles واكتشف الطبيب انه فقد التفاهم مع الفرنسيين ولكنه تحدث الانجليزية بطلاقة وكان بلهجة خاصة لم يفهموها
    Doktorlar, Fransızca anlama yeteneğini tamamen yitirdiğini... ama yerel bir şiveyle olsa bile... akıcı bir şekilde İngilizce konuştuğunu saptadılar. Open Subtitles وأدخل الى المستشفى وهو في حالة من الهيستريا واكتشف الطبيب انه فقد التفاهم مع الفرنسيين ولكنه تحدث الانجليزية بطلاقة
    Bir oyunun denemelerine gireceğim ve Fransızca konuşmam lazım ki özgeçmişime göre akıcı bir şekilde konuşuyormuşum. Open Subtitles حسنا، لدي الاختبار لهذه المسرحية و بالنسبة للبعض منهم يجب أن يتكلم الفرنسية، التي وفقا لسيرتي الذاتية، أنا بطلاقة فيها
    Ana okulu öğretmenleri, parçalanmış duyguları akıcı bir şekilde konuşabilirler. Open Subtitles معلمي رياض الأطفال يتحدثوا بلغة المشاعر المنهارة بطلاقة
    Hiç öğrenmediği halde benimle akıcı bir şekilde Latince konuşuyordu. Open Subtitles لقد تحدثت اللاتينية بطلاقة إلى لغة لم تدرسها قط
    Sersemlemişken, bu lisanı hiç öğrenmemesine rağmen akıcı bir şekilde Almanca konuşmaya başlamıştı. Open Subtitles في ذهول، اصبح فجأة يتحدثُ الألمانية بطلاقة على الرغم من انهُ لم يدرس تلك اللغة على الإطلاق
    Lâkin görünüşe bakılırsa akıcı bir Fransızcası olmasının yanısıra bir müzisyenmiş de. Open Subtitles أنها كانت موسيقيّة إلى جانب ذلك، وعلى ما يبدو فإنها تتحدث الفرنسية بطلاقة
    Aurora, Kanada Fransızı ama akıcı bir şekilde Almanca konuşur. Open Subtitles أورورا، الفرنسية الكندية بطلاقة باللغة الألمانية.
    2008 ve 2010 yılları arasında Harvard'ta bir merkez işlettim. Ve orada Michael Semple gibi Afgan dillerini akıcı bir şekilde konuşan, neredeyse ülkedeki her bölgeye seyahat etmiş insanlar vardı. TED لقد أدرت مركزاً في هارفرد من عام 2008 الى عام 2010 وكان هناك اشخاص مثل مايكل سيمبل الذي يتحدثون بطلاقة اللغة الافغانية والذين جالوا في كل مقاطعة من مقاطعات أفغانستان
    akıcı bir ingilizcen oluğunu duydum. Open Subtitles لقد سمعت بأنك تتحدث الانجليزية بطلاقة.
    Bu tekneden inene kadar akıcı bir şekilde konuşmayı da sökerim bakarsın. Open Subtitles سأتحدث بطلاقة بمجرد نزولي من هذا القارب
    Böylece onlar akıcı bir İngilizce öğreniyor. Open Subtitles حتي يتعلموا اللغة الأنجليزية بطلاقة
    Layla, akıcı bir şekilde Twi dilini konuşabilen, Accra'yı avucunun içi gibi bilen biriydi; ancak kendisi ile yıllar evvel tanıştığımızda, "Ganalı değildir" diye düşünmüştüm. TED ليلى والتي تتحدث التوي بطلاقة ، تعرف آكرا مثل الجزء الخلفي من يدها، ولكن عندما التقينا للمرة الآولى منذ سنوات، اعتقدت،"أنها ليست من غانا."
    akıcı bir çince konuşan? Open Subtitles وتتكلم الصينية بطلاقة
    "Denizin dilini akıcı bir şekilde konuşuyor. Open Subtitles ويتكلم لغته بطلاقة
    17 yaşında 188 boyunda, akıcı bir Fransızcası var piyano çalıyor, yüzmede şampiyonlukları var ve fütürist vurmalı şiirler yazıyor. Open Subtitles ... "، 6'2 بطلاقة باللغة الفرنسية... ... يعزف على البيانو ، هو بطل السباح... ... ويكتب المستقبلية طرقي الشعر.
    - Evet, akıcı bir şekilde. Open Subtitles ، نعم ، بطلاقة.
    akıcı bir şekilde Arapça konuşabilirim. Open Subtitles .أنا أتحدث العربية بطلاقة
    Yeni olan sayıca çoğalmak ve doktorların yüzleri: bir ELAM mezununun kadın olması daha olası; Amazon'da, Peru veya Guatemala'da yerli bir doktor; ABD'de, beyaz olmayan ve akıcı bir İspanyolca konuşan bir doktor. TED الجديد هو العمل علي مقياس أكبر و أوجه الأطباء أنفسهم: غالباً ما يكون خريج ELAM أنثي أكثر من ذكر؛ في الأمازون و بيرو أو غواتيمالا، طبيبة من السكان الأصليين: في أمريكا طبيبة ملونة تتكلم الإسبانية بطلاقة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more