"akıntısı" - Translation from Turkish to Arabic

    • تيار
        
    • تدفق
        
    • التيارات
        
    • تيارات
        
    • ينبوع
        
    Sanki durmadan akan bir nefret akıntısı vardı, etrafımızda köpürüyor ve gitgide taşıyor. TED وكأنه كان هناك تيار الكراهية الثابت وهو يدور في كل مكان حولنا ويفيض بشكل متزايد.
    Dip su akıntısı onları götürdü, beni de dertten kurtardı. Open Subtitles لقد حملهم تيار المد بعيدا و وفر على المتاعب
    Dip su akıntısı onları götürdü, beni de dertten kurtardı. Open Subtitles لقد حملهم تيار المد بعيدا و وفر على المتاعب
    O kelkit oluşumunun arkasında bir nitrojen-oksijen akıntısı kaydediyorum. Open Subtitles أرصد قراءة تدفق أكسيد النيتروجين وراء تلك البنية الكَلْسية، أيها القائد.
    Şehir dışından gelen su akıntısı yardımsız ancak bu yüksekliğe çıkıyor. Open Subtitles تدفق الماء من الخزانات العلوية ستذهب عاليه غير مساعدة
    Ve ardından Afrika'nın güney ucunda doğudan gelen Agulhas akıntısı'yla buluşur. Open Subtitles وبعد ذلك،يجتمع تيار اغوالاس القادم من الشرق في منطقة الرأسِ الجنوبيِ لأفريقيا مع التيارات الصاعدة
    Bilimadamlarının üstünde en çok çalıştığı ve endişe duyduğu bir sorun da Kuzey Kutbu'ndan, Grönland'ı geçerek gelen soğuk rüzgarların, Kuzey Atlantik'te, yukarı tırmanmakta olan sıcak su akıntısı ile karşılasması bu sıcak sulardaki ısıyı buharlaştırması ve bu buharın, rüzgârlar ve Dünya'nın ekseni etrafında dönüşü aracılığı ile Batı Avrupa'ya taşınmasıdır. Open Subtitles مناخ الأرض كمحرك كبير لتوزيع الحرارة من خط الاستواء للقطبين ويحدث ذلك بواسطة تيارات المحيطات والرياح
    Yaşam akıntısı ile dünyaların akışını yönlendirir. Open Subtitles هذه الارواح مع "ينبوع الحياة", سترشد تدفق العوالم.
    Dip akıntısı da bizi dışarı atmak yerine içeri alıp hırpalayan kötü koruma. Open Subtitles تيار المياه هو كبير الحرس بدلاً من أن يطردك يحتجزك في الخلف ويبرّحك ضرباً
    Doğu Avustralya akıntısı'nda deniz kaplumbağalarıyla ve dediklerine göre Sidney yolunda! Open Subtitles انه الان مع وفد من السلاخف المائيه فى تيار استراليا الشمالى و المعروف انه الان متجه نحو سيدنى
    Ama sürüklendiği yerde besince zengin olan Humbolt akıntısı var ki bu ona son bir yaşam enerjisi veriyor. Open Subtitles لكنّها حملت إلى مكان حيث تيار هامبولت الغني بالمغذّيات أعطاها آخر نفس من الحياة
    Yumurtalarını kapsüller içinde daha ılık olan Agulhas akıntısı'nın geçtiği kumlu sığlıklara bırakırlar. Open Subtitles في المياه الضحلةِ الرمليةِ في دفءِ تيار اغولاس.
    Bu bir görüntüydü dağ akıntısı berraklığında bir görüntü. Open Subtitles هذه كانت رؤية، واضحة وجميلة مثل تيار الجبل.
    Yaşam akıntısı, dünya dışına fışkırarak... hırsı, üzüntüyü ve savaşları aldı... Open Subtitles "ينبوع الحياة", تدفق خارجاً الى العالم... أخذ المعارك, الطموح, والحزن...
    Siyah kan akıntısı. Dizanteri. Yapılacak bir şey yoktu. Open Subtitles تدفق دماء سوداء لا شئ نفعله
    Doğu nehrinin kuzeyden güneye doğru olan akıntısı tam bu noktaya dökülüyor. Open Subtitles التيارات من نهر الشرق تشغيل الشمال إلى الجنوب، تفريغ في الميناء.
    Kış nihayet kapıya dayandı. Soğuk su akıntısı kuzeye ilerliyor. Open Subtitles لكن اقترب الشتاء أخيراً، تتقدّم التيارات الباردة للشمال أكثر
    Burada, soğuk denizden gelen hava akıntısı, sıcak çöl havasıyla karşılaşınca büyük sis örtüleri oluşturuyor. Open Subtitles هنا, تيارات البحر الباردة تُبرِّد هواء الصحراء الحار وتُنتج أغطية ضبابية ضخمة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more