Evet, çatlak bir kadının akciğerlerindeki hayali parazitleri aramak için en az dört kişi gerekir. | Open Subtitles | بالفعل إذ يتطلّبُ الأمرُ أربعةً على الأقل للنظر داخلَ رئتي امرأةٍ مجنونة بحثاً عن ديدانٍ وهميّة |
- Biyopsi, babanın akciğerlerindeki lekenin lenfoma olmadığını fakat aksine sarkoidoz olduğunu açığa çıkardı. | Open Subtitles | حسنا، الخزعة كشفت أن البقع الموجودة في رئتي والدك ليس سرطان الغدد اللمفاوية، لكن ساركويدوز نادر. |
Zatürre oldu ve akciğerlerindeki enfeksiyonu kontrol altına alamadık. | Open Subtitles | لديها التهاب رئوي ولم نستطع السيطرة على العدوى داخل رئتيها |
Ama... akciğerlerindeki basıncın nedeni o sıvı değil mi? | Open Subtitles | ... و لكن هذا هو الذي ضغط رئتيها, أليس كذلك ؟ |
akciğerlerindeki pıhtı sağ ventrikül art yükünü artırıp beyne giden kan akışını azaltmıştır. | Open Subtitles | جلطة في رئتيه تزيد من التدفق الدموي من بطينه الأيمن و يتجه التدفق الزائد الى الدماغ |
akciğerlerindeki fibröz, işleri biraz daha ağırdan almanı gerektiriyor. | Open Subtitles | تليف الرئتين يتطلب منك ان تاخذ الامور ببساطة |
Sam Gardner'ın akciğerlerindeki kana dışarıda ısıl işlem uyguladım. | Open Subtitles | الدمّ غلى خارجً من رئتي (سام غاردنر). |
Tedavimiz kafasındaki pıhtıyı olması gerektiği gibi parçaladı ama parçalardan biri akciğerlerindeki arterlerden birine gitti. | Open Subtitles | علاجنا تسبب بتفتت الجلطة في رأسه كما يفترض ان يحصل بإستثناء ان قطعة انفصلت و ذهبت الى احد الأوردة في رئتيه |
akciğerlerindeki suyun tuzluluk oranını değerlendirme imkanı buldum. | Open Subtitles | سأنتهز الفرصة لاختبار ملوحة المياه في رئتيه |
akciğerlerindeki fibröz, işleri biraz daha ağırdan almanı gerektiriyor. | Open Subtitles | تليف الرئتين يتطلب منك ان تاخذ الامور ببساطة |