| Bir erkeğin yatak odasına alışılmışın dışında davetsiz girmemi göz önünde bulunduracağın ortada. | Open Subtitles | لاشك بأنك ستعتبر هذا غير تقليدي لتواجدي في حجرة نوم رجلٌ بدون دعوة |
| alışılmışın dışında bir hareketti, ama Maggie onu arkada bıraktı. Eminim şu anda büyükbabası ona gülümsüyordur. | Open Subtitles | غير تقليدي لكنه أعادها الى السباق أن أراهن أن جدها يبتسم الآن |
| Sizleri tekrar taş devrine götürecek, alışılmışın dışında bir macera. Ve siz program için ideal bir ev sahibi olacaksınız. | Open Subtitles | كإثباتٍ لمغامرة غير عادية من العصر الحجرىّ |
| Birkaç önerim var lakin bir tanesini alışılmışın dışında bulabilirsiniz. | Open Subtitles | لدي بعض الإقتراحات التي قد تجدينها غير عادية |
| Mükemmel şartlar altında "Birlik Nişanı"na sizi de dahil etmek alışılmışın dışında olur. | Open Subtitles | الاّن , فى إطار مثالى للظروف إدراجك فى وحدة التنوية سيكون حسنا , غير تقليدى |
| Onun gibi mutsuz bir hayat süren bir adam alışılmışın dışında ilanlara cevap vererek bunu sevdiğini anlar. | Open Subtitles | شخص مثل هذا، يعيش حياة بائسة، يستجيب لإعلان غريب في موقع (كريغسليست)، أعتقد أنه يحب الأمر |
| Ailesiyle alışılmışın dışında iletişimleri vardı. | Open Subtitles | وقال انه وسيلة غير تقليدية في التعامل مع مرضاه. |
| Biraz alışılmışın dışında olduğunu biliyorum ama... | Open Subtitles | عندما تخبرها انها عقيم اعرف ان ماأفعله غير تقليدي |
| Çalışmadaki ortaklığımız alışılmışın dışında. | Open Subtitles | مشاركتنا في الدراسة كان أمراً غير تقليدي. |
| Ama eminim bunun fazlasıyla alışılmışın dışında bir durum olduğunu anlarsınız. | Open Subtitles | لكنني متأكدة أنكن تتفهمن أن هذا وضع غير تقليدي أبداً |
| Belki yaklaşımı alışılmışın dışında olabilir çünkü başka bir seviye operasyon yapıyor. | Open Subtitles | ربما تقدمه غير تقليدي لانه يعمل على مستوى اخر |
| alışılmışın dışında bir derdimiz var, Jane. | Open Subtitles | إننا نواجه مشكلة غير عادية يا جين |
| Silahlı bir adam, alışılmışın dışında isteklerde bulunuyor. | Open Subtitles | رجل يحمل مسدساً يقوم بأشياء غير عادية |
| alışılmışın dışında adımlar gerekliydi Doktor Corwer. | Open Subtitles | الخطوات غير عادية دعيت إليها |
| Vodkanı satmak istiyorsan, alışılmışın dışında bir kampanya yapmalıyız. | Open Subtitles | لو أردنا حقًا ان نبيع ماركتك، يجب علينا ان نقوم بعمل شىء غير تقليدى بالكامل. حملة اعلانيّة واسعة الانتشار! |
| Bu alışılmışın dışında. | Open Subtitles | هذا شئ غير تقليدى بالمرة |
| Onun gibi mutsuz bir hayat süren bir adam alışılmışın dışında ilanlara cevap vererek bunu sevdiğini anlar. | Open Subtitles | شخص مثل هذا، يعيش حياة بائسة، يستجيب لإعلان غريب في موقع (كريغسليست)، أعتقد أنه يحب الأمر |
| alışılmışın dışında ama sokaklarda... ..bağlantı ve istihbarat için mükemmel. | Open Subtitles | انه غير تقليدية ولكن له على الشارع.. .. وشبكة الاستخبارات ممتازة. |
| Biliyorum alışılmışın dışında, ama harika bir polistir. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّه a غير تقليديّ إلى حدٍّ ما، لَكنَّه a شرطي عظيم. |
| Kim olduğunu, nereli olduğunu o lanet evde ne aradığını öğrenmek istiyorsan alışılmışın dışında bazı yöntemler uygulayabilirim. | Open Subtitles | ولكن إن أردتَ معرفة من تكون وموطنها وماذا تفعل في ذلك المنزل فقد أضطرّ إلى الاستعانة بطرق غير تقليديّة |
| alışılmışın dışında bir şey ama duyulmamış bir şey değil. | Open Subtitles | إنه وضع غير سوي ولكنها لن تكون سابقة فريدة |
| Hayatta kalmak için alışılmışın dışında taktikler gerekiyor. | Open Subtitles | إنهم ينتهجون الحيل الغير تقليدية للبقاء |
| Ani bir artış, düşüş, alışılmışın dışında herhangi bir şey. | Open Subtitles | طفرات ، انخفاضات ، أي شيء خارج المألوف |