"alış veriş" - Translation from Turkish to Arabic

    • تسوق
        
    • التسوق
        
    • للتسوق
        
    • للتسوّق
        
    • تسوّق
        
    • أخذ وعطاء
        
    • نتسوق
        
    • اتسوق
        
    Demek istiyorum ki, Tanrım, bir alış veriş merkezinin dışında yaşıyordu. Open Subtitles إنني وضيعة , يا للمسيح لقد كان يسكن علي عربة تسوق
    Bir alış veriş çantası içinde bir gömlek kauçuk bot ve G-string var Open Subtitles قميص على شكل كيس تسوق والحذاء المطاطي كثياب داخلية
    Ne zaman alış veriş yapmaya kalksam, dünyadaki tek arkadaşıymışım gibi beni takip ediyor. Open Subtitles كلما حاولت التسوق تتبعني كأنني صديقها الوحيد في العالم هذا مثير للشفقة
    Ama birileri gözetlemeyi savsaklamış çünkü iman sahibi arkadaşlardan biri alış veriş listenin arkasına şunu karalayabilmiş. Open Subtitles لأن واحداً من المخلصين نجح في كتابة هذا بسرعة على خلف قائمة التسوق
    Belki de insanlara akşam yemeği için alış veriş vakti geldi demek istiyordur. Open Subtitles ربما أنها تخبر الناس أنه الوقت المناسب للذهاب للتسوق من أجل العشاء.
    Sanırım, alış veriş ettim, demiştin. Open Subtitles إعتقدتُ بأنّك قُلتَ بأنّك ذَهبتَ للتسوّق.
    - Bu gizli gezmek değil. Toplum içinde olacağız. Halka açık bir alış veriş merkezine gidiyoruz. Open Subtitles نحن سَخارج علناً في مركزِ تسوّق تاكوما.
    Geri kalanı alış veriş. Open Subtitles بالنسبة للبقية، الأمر أخذ وعطاء.
    Şehrin bu tarafından bir daha alış veriş yapmayız. Open Subtitles لم نتسوق في هذه الجهة من المدينة, مطلقاً
    İlk kurban evli ve üç çocuk babası Henry Sachs bir alış veriş merkezinin otoparkında vuruldu. Open Subtitles الفجة الأولى والوحيدة كانت هنرى ساش , متزوج , أب لثلاثة أطلق عليه النار فى موقف سيارات لمركز تسوق
    O halde alış veriş merkezi için şehrin kültürel mirasından vazgeçiyorsun. Open Subtitles اذن فستزيل موروث المدينه الثقافي لصالح انشاء مركز تسوق بدون فهم او تفكير
    48 saattir alış veriş yok, mesaj çekmek yok arayıp sormak yok. Open Subtitles اذا لم يكن هناك تسوق لم يكن هناك رسائل نصية لا حديث خلال الـ 48 ساعة
    Bu maillerin gösterdiğine göre Emlakçı Wendy Mimar Carl ve bu Dewey denen adam alış veriş merkezi projesinde çalışıyormuş. Open Subtitles وكارل، المهندس المعماري وهذا الرجل ديوي كانوا يعملون على مشروع مركز تسوق معاً لماذا لم نعلم بهذا ؟
    Gözümü bir saniye alış veriş arabasından ayırdım ve gitmişti. Open Subtitles لقد إلتفتت لبرهة عن عربة التسوق وإذا بها اختفت
    Jamie'yi alış veriş arabasında görüp, kaçıran çocuksuz bir çiftmiş. Open Subtitles كانا زوجين بلا أطفال اللذان يفترض أنهما رأوها في في عربة التسوق واختطفاها
    alış veriş merkezlerine gidip para destelerini elbiseye harcayanlardan. Open Subtitles الذي يضهب لمراكز التسوق و يصرف الكثير من المال على الملابس
    Orasının alış veriş merkezi olmasını istemiyorum. Open Subtitles مقصدي ان هذا المكان ليس للتسوق بل للمسرح
    Siteler inşa etmekten söz ediyorlar. alış veriş merkezleri. Open Subtitles نتحدّثُ عن وضع عمارات سكنية, مُجمعات تجارية للتسوق.
    Televizyon seyrettik, yürüyüşe çıktık. Hatta alış veriş merkezine bile gittik. Open Subtitles نشاهد التلفاز، ونتجوّل معًا في الأرجاء حتى أننا ذهبنا للتسوّق في المركز التجاري
    - Kocaları için alış veriş yapıyorlar. Open Subtitles - تسوّق لعشاءِ أزواجِهم.
    Bu tıpkı alış veriş gibi. Open Subtitles ... إنها مثل أخذ وعطاء
    - Baştan başla! Onu markete götürdüm ve alış veriş yaptık. Open Subtitles أخذته إلى البقالة، وكنا نتسوق
    Haftalık alış veriş yapmıyorum. Open Subtitles انا لا اتسوق لكامل الاسبوع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more