| Kurulum Kılavuzu Hayal kırıklığına uğradım. Evde bir şeylere gelmeye alıştım. | Open Subtitles | أنا خائبة الظن جداً فقط اعتدت على العوده للمنزل لشيء ما |
| Senin şeylerinin arasında fakir olmaya alıştım ama kendi istediğim şeyler arasında değil. | Open Subtitles | اعتدت على كوني فقيرة حول اشيائك و لكن ليس حول الأشياء التي أريدها |
| alıştım artık. Her halükarda, onlara güvenesim gelmiyor. | Open Subtitles | أنا معتاد على ذلك ولا أعتمد عليهم بكافة الأحوال |
| Şey, seyahat ederken yanımda büyük miktarda nakit taşımaya alıştım. | Open Subtitles | حسنا تعودت على أن احمل معى اموال كثيرة عندما أسافر |
| Sorun değil, buna alıştım. Her ebeveynin gözdesi vardır, değil mi? | Open Subtitles | لا مشكلة، لقد إعتدت على ذلك، لكل والد إبن مفضّل، صحيح؟ |
| kız kardeşim, kız arkadaşım ve kesinlikle yeğenim duymasın. Ben bu tanıdık acıya alıştım. | TED | أنا معتادة على هكذا إيذاء مألوف، ولكن سأقوم بأي شيء يمكنني القيام به لكي أحمي الأشخاص الذين أحبهم منه. |
| Hiçbir şey... Sana epey alıştım. | Open Subtitles | مُجرّد أنّي إعتدتُ على رؤيتك تتصرّف على الدوام كفتى في الثانية عشر من عمره، |
| -Onu mu düşünüyorsun? -Pekala alıştım sayılır. | Open Subtitles | تريده حقا هو، اعتدت عليه لحد الآن |
| Bir açıdan, buna alıştım ve bir parçasını kabul ettim. | TED | وبطريقة ما، اعتدت على هذا المفهوم وقبلت جزءا منه. |
| Ben ara sıra aldatılmaya alıştım, ama gitmesine dayanamam. | Open Subtitles | لقد اعتدت على خيانتها لي بعض الأحيان.. لكن لا يمكنني تحمّل رحيلها. |
| Bilmem. Yıllar geçtikçe buna alıştım herhalde. | Open Subtitles | لا أعلم ، لقد اعتدت على ذلك بمرور السنين. |
| Neyse, alıştım artık. Doğumgünümde hiç yanımda olmazlar ki zaten. | Open Subtitles | على كل حال,انا معتاد على هذا الان هما ابدا لا يكونان موجودين في عيد ميلادي |
| Karımın benimle konuşmamasına alıştım. | Open Subtitles | أتعلم؟ إنني معتاد على عدم حديث زوجتي معي |
| Sadece günü atlatmak için yaşamaya alıştım. | Open Subtitles | انا كنت معتاد على ان احاول ان ابقى حيا خلال اليوم |
| Yine de, zamanla, onları aramaya alıştım. | TED | ومع ذلك، مع مرور الوقت، تعودت على البحث عنها. |
| Ayrı kalmaya alıştım, ama böyle yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | لقد تعودت على العيش وحيدا لكنه ليس كما أريد أن أعيش |
| Baharatlı yemeklere alıştım. | Open Subtitles | إعتدت على تناول الأطعمة المتبلة و المشطشطة فعلا |
| Dediklerimi her zaman kelimesi kelimesine almamalısın. Buna alıştım. | Open Subtitles | يجب أن لا تصدقينني دائماً أنا معتادة على هذا |
| Geçen bunca yıldan sonra buna oldukça alıştım diyebilirim. | Open Subtitles | في الحقيقة سيـّدي ، بعد كل هذه السّـنوات إعتدتُ على الأمر. |
| İlk zamanlarda açtım ama sonra bir süre sonra bu duruma alıştım sanırım. | Open Subtitles | ..كنت أشعر بالجوع في البداية ولكن بعدها بفترة، أعتدت على الأمر كما أظن |
| Hapishanede çalışma fikri ilk başta ürkütücü geliyordu, ama artık alıştım. | Open Subtitles | عليَّ أن أعترِف، فكرة العمَلِ في سِجن كانت تُخيفُني لكني اعتدتُ على الأمر حقاً |
| Sanıyorum,tüm bunlara alıştım. | Open Subtitles | حسنٌ، أظنني بدأت أعتاد على هذا |
| Neredeyse bir ay olacak, alıştım. Hem program o kadar da kötü değil, değil mi? | Open Subtitles | لقد مر شهر تقريباً ، لقد اعتدت علي الأمر بجانب أن البرنامج ليس سئ كلياً ، صحيح؟ |
| Tüm o kendine olan güvensizliklerine falan alıştım. Sevsek de sevmesek de o böyle biri. | Open Subtitles | قدّ أعتدتُ على عدم إتزانها و ما إلى ذلك هذا ما هي عليهِ ، شئتُ ذلك أو أبيت. |
| Kivilerin aşağısında yolculuk etmeye alıştım bu yüzden herşey ters yönde. | Open Subtitles | كنت معتاداً على الإبحار في القسم الجنوبي للأرض فكل شيء معكوس |
| Görüntülere, kokuya ve çığlıklara... alıştım. | Open Subtitles | ،أصبحتُ مُعتاد على المنظر، الرائحة .والصُراخ |