Sanatçı sıradan bir ofis gerecini alıyor ve modern iş dünyasında tuvaline yorumluyor. | Open Subtitles | يأخذ الفنان جزءًا مضجرًا من المكتب ويُحوله إلى لمحة عصرية تحوي فكرة معينة |
MiyavMiyavBeenz insan iletişimiyle ilgili öznel ve söylenmemiş ne varsa alıyor ve bunları ortaya nesnel sayılar olarak koyuyor. | Open Subtitles | البرنامج يأخذ كل ما هو غير موضوعي و غير معلن بخصوص التفاعلات الإنساني ويقللها إلى أرقام صريحة واضحة الهدف |
Bunu, bu ev yapıyor beynimizde düşünceleri alıyor ve bize karşı kullanıyor. | Open Subtitles | هذا هو ما هذا المكان لا. يأخذ الأمور من عقولنا ويستخدمها ضدنا. |
Önceliği her zaman işim alıyor ve erkekler bunu istemiyor. | Open Subtitles | عملي دائماً يأخذ الأولوية والرجال لا يحبذون هذا، لكني أفضل |
ve bu program bir şekli alıyor ve 250 DNA dizisi ortaya çıkarıyor. | TED | وهذا البرنامج يأخذ شكلاً، مصنوع من 250 تسلسل حمض نووي. |
Başkandan para alıyor ve hayatını bundan kazanıyor. | Open Subtitles | إنه يأخذ التمويل من رئيس البلدية لكي يعيش منه |
Sonunda, galip gelen biri dişinin yanındaki yerini alıyor ve karşı koyan çıkmıyor. | Open Subtitles | في النهاية، يأخذ المنتصر مكانه بجانب الأنثى، ويظل من دون تحدي. |
Beni dinlemiş olsaydın, Lex ihtiyacı olan yardımı çoktan alıyor ve Bayan Lang burada hayatı için savaşıyor olmazdı. | Open Subtitles | إذا أستمعت إلى كلامي ليكس الآن سوف يكون يأخذ الرعاية التي يحتاجها و السيدة لانغ لن تكون هنا تصارع من أجل حياتها |
Biz de bir krep evindeyiz ve Barry Bonds streoid alıyor ve Papa da komik bir şapka takıyor. | Open Subtitles | ونحن في بيت الفظيره، باري يأخذ المنشطات ، والبابا يلبس قبعة مضحكه. |
Sonunda, galip gelen dişinin yanındaki yerini alıyor ve karşı çıkan olmuyor. | Open Subtitles | في النهاية، يأخذ المنتصر مكانه بجانب الأنثى، ويظل من دون تحدي. |
Baba, bu işi çok ciddiye alıyor ve bunu doğru şekilde yapmak da zaman alıyor. | Open Subtitles | يأخذ الوالد هذه الوظيفة على محمل الجدّ ويحتاج وقتًا ليؤدّيها جيدًا |
Yazılım sesinin frekansını alıyor ve şarkıyla eşleştiriyor ardından sesinin perdesini düzeltiyor ve ayarlanmış olan sesi barın hoparlörlerine veriyor. | Open Subtitles | اذا, البرنامج. يأخذ تردد صوتك, ويطابقه مع مفتاح الأغنية, |
Bebeğimin ağzından yemeğini alıyor ve bebeğimin karnı aç. | Open Subtitles | وهو يأخذ الطعام خارج من طفلي الفم، وطفلي جائع. |
Alabileceği tüm parayı alıyor ve alamayacağı şeyleri yok ediyor. | Open Subtitles | إنّهُ يأخذ المال وما لا يستطيع أخذهُ يقوم بتدميره. |
Sonra da ayakkabının bulunduğu kanıt torbasını alıyor ve içine bile bakmıyor. | Open Subtitles | ثم يأخذ حقيبة الأدلة مع الحذاء و لا حتى ينظر إليها |
Biliyorsun, teknenin tamire ihtiyacı var ve annenle takılmak zamanın büyük bir kısmını alıyor ve de sakal bakımım var. | Open Subtitles | تعلم , القارب دائمًا يحتاج لإصلاح والتسكع مع أمك يأخذ الكثير من الوقت ولدي أمور تضبيط اللحيه |
Bu notaları yapabilmek çok çok uzun zaman alıyor ve şu anda 180 sayfa uzunluğunda bir parça üzerinde çalışıyorum. Bu hayatımda büyük bir adım, ve ben saçımı başımı yoluyorum. | TED | فالأمر يأخذ الكثير والكثير من الوقت لكتابة هذه المقطوعات، أنا أعمل في الوقت الحاضر على مقطوعة بطول 180 صفحة، وهي بعبعٌ كبيرٌ في حياتي، يجعلني أشد شعري من الجنون. |
Buna FreeSpeech Motoru adını veriyoruz. Herhangi bir FreeSpeech cümlesini girdi olarak alıyor ve dilbilgisi açısından kusursuz bir İngilizce cümle çıktısı veriyor. | TED | ذلك الشيء الذي يدعى محرك FreeSpeech الذي يأخذ أي جملة من FreeSpeech كمدخل ويخرج نصا باللغة الإنجليزية صحيحا نحويا. |
Herkes evine yeni bir evcil hayvan alıyor ve Cıvık Mantar topluluğuna elde ettikleri sonuçları gönderiyorlar. | TED | الجميع يأخذ كائناً أليفاً جديداً معه الى منزله و هم مَدعوُّون لنشر نتائجهم على موقع SliMoCo |
Tekrar uzanıyor, yeniden çakılları alıyor ve bırakıyor... "Çıt çıt çıt çıt çıt çıt!" | TED | يرتفع مرة اخرى, يأخذ حصى ملئ ذراعه ويطلقه مرة اخرى "تشك تشك تشك تشك" نفس الشئ |