"alakalı bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • له علاقة
        
    • له صلة
        
    • ما للعمل مع
        
    • أن لهذا علاقة
        
    Hey, ya onu bir stokçuya çeviren travma işle alakalı bir olaysa? Open Subtitles ماذا لو كان الحدث المؤلم الذي حوله إلى مكتنز، له علاقة بالعمل؟
    O kadının metronun önüne itilmesiyle alakalı bir şeydi sanırım. Open Subtitles شيء له علاقة بالمرأة التي تم دفعها أمام سيارة النفق.
    Kural bir: Güzel bir kadınla yemeğe çıkmak asla yiyecekle alakalı bir şey değildir. Open Subtitles الأولي, العشاء مع أمرأة جميلة ليس له علاقة بالطعام
    Tabii ya, alakalı bir durum zaten! Open Subtitles طبعاً، لأن هذا له صلة بموضوعنا!
    Davayla alakalı bir şeyler. Open Subtitles شيء ما للعمل مع الوضع.
    Tahminimce okulun bulaştığı pislikle alakalı bir durum. Open Subtitles أراهن أن لهذا علاقة بالفوضى السائدة في هذه المؤسسة.
    Nezle kapmış kadının ağzına dilini sokmanla alakalı bir şey değil yani? Open Subtitles هذا ليس له علاقة بوضع لسانك داخل عاهرة مصابة بالأنفلونزا؟
    Bununla alakalı bir iş sahibi olmalı. Open Subtitles انه غالبا يحصل على دخله من عمل له علاقة بذلك
    Lem ve Phil bana bir şey getirecekler... oyunla alakalı bir şey değil. Open Subtitles ليم و فيل يُحضرون لي شيئاً ليس له علاقة باللعبة
    Eğer olayla alakalı bir şey öğrenirsek, dedektiflere haber vereceğiz. Open Subtitles أيّ شيء له علاقة بالقضيّة نحنُ سنتصل على المحقيقين.
    Ortaçağdaki cadı avı zamanında, büyüyle alakalı bir kitapla yakalanan herkes düzenli bir şekilde yakılarak öldürülüyordu. Open Subtitles خلال مطاردة الساحرات في العصور الوسطى أي شخص يُمكس و معه كتاب له علاقة بالسحر يتم احراقه بشكل روتيني
    Çamaşır makinesi tamircisinin gelmemesiyle alakalı bir şey bence. Open Subtitles أعتقد بأن الأمر له علاقة بعدم قدوم الرجل الذي سيصلح الغسالة
    Belli ki bir mesaj veriyor ve tahminimce ağızla alakalı bir şey, şuna bir bak. Open Subtitles من الواضح أنها رسالة و أنا أعتقد أنه يوجد شىء له علاقة بالفم أنظر لهذا
    Gerçek babamla alakalı bir şey, değil mi? Open Subtitles الامر له علاقة بوالدي الحقيقي أ ليس كذالك؟
    Çünkü bana öyle geliyor ki, bu eşsizliği keşfetmek küreselleşmenin tüm gücüyle alakalı. Bir yerin ve bir binadaki programın eşsizliğini bulmak, buradaki ana nokta. TED لأنه يبدو لي أن البحث عن هذا التميز له علاقة في التعامل مع القوة الكاملة من العولمة: هذا على وجه الخصوص أمر أساسي لإيجاد مكان للتميز وتميز برنامج في المبنى.
    Bu insanları öldüren her neyse bu sizinkilerle alakalı bir şey değil. Open Subtitles فليس له علاقة بالتعديلات الوراثية
    Şimdi, bu çocuğu tanımıyorum, ve çok da umurumda değil - alınma - ama birileri bu çocuğun ölmesini istiyor ve belli ki burada dönenlerle alakalı bir şey. Open Subtitles أنا حقيقةً لا أعرف هذا الفتى، وبصراحة، لا يهمني ولكن هناك من يريد أن يموت هذا الصبي ومن الواضح أن الأمر له علاقة بما يجري هنا
    Bu hala kendini öldüren arkadaşınla alakalı bir şey mi? Open Subtitles هل هذا له علاقة بصديقك الذى قتل نفسه ؟
    Vakayla alakalı bir şey buldunuz mu? Open Subtitles أوجدتِ شيئاً له صلة بالقضية؟
    Emelia Ricoletti ile alakalı bir şey mi? Open Subtitles شيء له صلة بـ(إيمليا ريكوليتي)؟
    Davayla alakalı bir şeyler. Open Subtitles شيء ما للعمل مع الوضع.
    Sana göre bu tuvelet eğitimiyle alakalı bir şey mi? Open Subtitles تظن أن لهذا علاقة بتدريب التبول؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more