| Hayır, alamamış. Gidemeyeceğiz. | Open Subtitles | كلا، لم يستطع الحصول عليها، لن نذهب |
| O yüzden Hopkins nefes alamamış ve oksijensiz kaldığı için boğulmuş. | Open Subtitles | لذلك هوبكنز لم يستطع التنفس ومات مختنقا |
| Gözlerini alamamış mıydı? | Open Subtitles | لم يستطع أن يبعد عينيه عني؟ |
| Diyabetli bir adam zamanında yemeğini alamamış, kan şekeri çok fazla düşmüş ve komaya girmiş. | TED | وهذا الرجل المصاب بالسكري لم يحصل على طعامه في الوقت المحدد، فانخفض معدل السكر في دمه بشدة، وسقط بعدها في غيبوبة. |
| Terfisini alamamış, dün gece sarhoştu... ve bana vurdu. | Open Subtitles | لم يحصل على ترقيته، ولقد كان سكرانا البارحة. وقام بضربي. |
| Bilgi alamamış ama denemesi bile kendi iyi hissettirmiştir. | Open Subtitles | هو لم يحصل منه علي أية معلومات ولكننا يجب أن نعتبرها محاولة جيدة |
| O kaçmış. Bunu göze alamamış. | Open Subtitles | ربما لقد هرب لم يستطع التحمل |
| Zavallı çocuk nefes alamamış. | Open Subtitles | المسكين لم يستطع التنفس |
| Yani nefes alamamış? | Open Subtitles | لذا لم يستطع التنفس؟ |
| Hadi ya. Dashiell'den bir şey alamamış mı? | Open Subtitles | إذن لم يستطع أن يتواصل مع (داشيل)؟ |
| Yeterli genetik bilgiyi alamamış olmalı. | Open Subtitles | إنه لم يحصل على الكثير من الصفات الجينيه |
| Ayrıca... Kıyamam. Fırını için istediği parayı alamamış. | Open Subtitles | ذلك قاسي، هو لم يحصل على المال الذي أراده من أجل مخبزته |
| Bir tane yemiş, ama bir ikinciyi alamamış. | Open Subtitles | أكل قطعةً لكنه لم يحصل على واحدة |
| Çünkü, belediye meclisini toplayıp kabareler için inşaat yasağını kaldırdığında yardım alamamış. | Open Subtitles | لأنه لم يحصل ابداً على عُمولته" المتفق علها لقاء إقناعه لمجلس المدينة بإعادة تصنيف النادي ضِمن"التسلية والترفية |
| Solo performansı alamamış. | Open Subtitles | كلاّ، لم يحصل على الأغنية الفردية. |