| Ne kadar şanslı olduğunu bilemezsin. Sadece Albayın eline iyi kağıt geliyor. | Open Subtitles | انك لاتعرف كم حظنا ، الكولونيل يسحب أوراقا رائعة |
| Bence çok açık anlatamasa da Albayın haklı olduğu bir nokta var. | Open Subtitles | أظن أن الكولونيل وجهة نظره جيدة على الرغم من سوء الإسلوب |
| George, korkarım Albayın vakti olmayacak. | Open Subtitles | أنا اخشى أن الكولونيل لا يمتلك الوقت الكافي |
| Albayın oğlu kum çukurunda, örümcek ağına benzettiği bir şey görmüş. | Open Subtitles | ابن العقيد قال انه رأى ما ظنه نسيج عنكبوت فى المخبأ |
| Albayın bir sorusu yoksa hemen ayrılmak istiyorum. | Open Subtitles | أود أن اغادر فورا إذا كان العقيد ليس لديه الأسئلة |
| Bu akşam parmak izini almak için Albayın bir yerde olmasını ayarladım. | Open Subtitles | رتّبت للعقيد الّذي سيكون في مكان ما اللّيلة أين أنت يمكن أن تأخذ طبعاته. |
| - Frasier. Bu, Albayın eski kahyası değil mi? | Open Subtitles | فرايزر، لَيسَ ذلك كبير خدم العقيدَ الكبير السنَ؟ |
| ...Albayın binicilik çizmelerinden biri vardı. | Open Subtitles | كنت أضع على ركبيتى إحدى أحذية الكولونيل للركوب |
| Albayın, kadın çalışanlardan sorumlu sekreteri. | Open Subtitles | انها سكرتيرة الكولونيل والمسؤلة عن الطاقم النسائي |
| Ama görevlerim var, Albayın sekreterini görmeliyim. | Open Subtitles | وماذا عن عملي ينبغي علي ان اقابل سكرتيرة الكولونيل |
| Albayın adamları kamyoneti kovaladı. | Open Subtitles | رجال الكولونيل جروا خلف الشاحنه و رجلين سحبا أسلحتهما |
| - Albayın ofisine giremezsiniz. - İşte aradığımız kişi. | Open Subtitles | ـ لا يمكنك دخول مكتب الكولونيل ـ انه من نبحث عنه |
| Albayın bıraktığı kağıtlardan haberin yok mu? | Open Subtitles | ـ ماذا؟ الا تعلم بأمر المستندات التي تركها الكولونيل |
| Saat 1:30'da İngiliz Albayın 3 ve 4 numaralı kompartımanın önünde | Open Subtitles | الساعه الواحده و النصف أتذكر أننى رأيت الكولونيل الإنجليزى يقول عمت مساءا |
| Sopa, Albayın cesedinin yanında bulunmuştu, onu daha önce hiç görmüş müydünüz? | Open Subtitles | العصا التي وجدت قرب جثّة الكولونيل هل تسنى لكِ رؤيتها قط |
| O halde, zaman da ilerlemişken... Albayın sağlığına kadeh kaldırmayı öneriyorum. | Open Subtitles | لنشرب نخباً إذن من البراندي في صحة العقيد في الفندق. |
| Albayın ne demek olduğunu, dahası bir papazın her zaman selamlanması gerektiğini bilmiyor musun ? | Open Subtitles | ألا تدري أن العقيد وخاصة القسيس يجب أن يحيون؟ |
| O kapıya ulaşırsanız serbestsiniz, kaderiniz Albayın nişancılığına bağlı. | Open Subtitles | ابلغ هذه البوابة فتكون حراً و تكون مادة يمارس عليها سيادة العقيد الرماية |
| Albayın arabası nasıl bir şeydi bilmem ama Güney Kaliforniya'da bunun gibi binlercesi vardır. | Open Subtitles | انا لا اعرف نوع السيارة التى يقودها العقيد ولكن لابد وان هناك الاف منها فى كاليفورنيا |
| Hele de Albayın eşi tarafından özel arkadaş olarak davet edilmişken! Anne! | Open Subtitles | ليس وانا مدعوة من العقيد لاكون مرافقة زوجته. |
| Torunum sana Albayın hiç veremediği mutluluğu verecektir. | Open Subtitles | حفيدي سَيَعطيك النعمة التي لا يقدر عليها العقيد |
| Albayın ailesi, bağış yapmak isteyenler için, onun sevdiği hayır kurumlarının listesini... kahve odasına astıracak. | Open Subtitles | تقترح العائلة تقديم التبرّعات للمؤسسة الخيرية المفضلة للعقيد سيتم وضع العنوان في غرفة القهوى |
| Lanet olsun... senin aşk hikayen burada başladı ve Albayın kulağında sona erdi. | Open Subtitles | اللعنة... بَدأتْقصّةُحبُّكِهنا وإنتهت في آذنِ العقيدَ |
| Eminim bu kâhya Albayın her ihtiyacını karşılıyordu. Tabii. | Open Subtitles | أَفترضُ هذا كبيرِ الخدم نَظرَ في العقيدِ كُلّ حاجة. |