| Sanki, iyi yapılan bir işten sonra, saat hediye almak gibi. | Open Subtitles | هذا مثل الحصول على علاوة عند التقاعد بشكل مشرّف من وظيفة |
| Ben almak gibi hissetmiyorum cunku tasli ve langirt oynuyor. | Open Subtitles | لأنني لا أشعر مثل الحصول على رشق بالحجارة واللعب فوسبال. |
| Divx'i olmayan DVD oynatıcı almak gibi. -Evet. | Open Subtitles | و كأنكِ تشترين جهاز تشغيل بثماني مسارات فقط |
| Yalan söylemesi nefes almak gibi olmuş biri tarafından. | Open Subtitles | وبالنسبة له الكذب عملية لاإرادية كالتنفس |
| Bu yeni, güçlü Honda Odyssey minivan almak gibi bir şey. | TED | هذا كشراء حافلة هوندا أوديسي صغيرة مطوّرة جديدة كليّاً، حسناً. |
| Yazmak muhtemelen ruh bozukluğunun bir belirtisi. Ödül almak gibi... | Open Subtitles | الكتابة على الأرجح هي من أعراض هوسه، مثل أخذ تذكار. |
| Kırık tıkaç almak gibi salakça şeyler neden yapıyorsun? | Open Subtitles | لماذا قمت بعمل شيء غبي مثل شراء حنفيّة مكسورة غبيّه؟ |
| Terfi almak gibi. Biraz para almalısın. Ya da evli bir gayi benimle sevişmesi için kandırmak gibi. | Open Subtitles | مثل الحصول على ترقية او جعل شخص شاذ متزوج ينام معي ؟ |
| Bu karatede bir ay sonra kara kuşak almak gibi bir şey. | Open Subtitles | ان الامر مثل الحصول على الحزام الاسود بعد شهر فقط من تدريب الكراتيه |
| Bu bir görev değil, kuru temizlemeden kıyafetleri almak gibi değil. | Open Subtitles | هذه ليست مهمة مثل الحصول على الملابس القادمة من التنظيف الجاف، حسنًا ؟ |
| Divx'i olmayan DVD oynatıcı almak gibi. | Open Subtitles | و كأنكِ تشترين جهاز تشغيل بثماني مسارات فقط |
| Nefes almak gibi doğal olana kadar durmak yok. | Open Subtitles | لا تتوقف حتى تكون حركتك طبيعية كالتنفس |
| Zorda kaldığında öldürmek nefes almak gibi kolaydır. | Open Subtitles | مهما حاولت القتل شيء سهل كالتنفس |
| Silahları sökmek ve birleştirmek doğanızda olacak, nefes almak gibi olacak. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} سيكون طبيعتك الثانية كالتنفس |
| Bir bebeğin elinden şekerini almak gibi. | Open Subtitles | -هناك شيء غريب الأمر كشراء الحلوى من طفل |
| Bu sanki bütün programları yüklü bir bilgisayar almak gibi. | Open Subtitles | بالضبط كشراء كمبيوتر ببرامج مثبتة سابقا |
| Sehpa almak gibi. | Open Subtitles | كشراء طاولة قهوة |
| Bu yalan makinesinden geçmek için Valium almak gibi bir şey. | Open Subtitles | انها مثل أخذ الفاليوم لاجتياز اختبار كشف الكذب |
| Örnek vermek gerekirse, petrol için sondaj yaparken karot numunesi almak gibi. | Open Subtitles | .. الأمر مثل أخذ العينات متى تنقب عن البترول كمثال |
| Beş yaşındaki çocuğun elinden şekerini almak gibi. | Open Subtitles | أنها مثل أخذ الحلوى من طفل فى الخامسة |
| Sen önemsedikçe, onlar da pazarlığın Miktarını arttırırlar, araba almak gibi. | Open Subtitles | الإفراط في الإهتمام، سيزيدوا الضغط عليك، مثل شراء سيارة |
| Kendi alışkanlıklarınızı düşünebilirsiniz; ister yeni bir araba olsun, ister bir tatil olsun, ister musluktan akan suyu içmek oldukça güvenliyken şişelenmiş su almak gibi bir şey olsun. | TED | أو مجرد شيء مثل شراء مياه معبأة في زجاجات بدلا من استخدام مياه الصنبور الصالحة تماما للشرب. يمكن أن تأخذ المال الذي تنفقه على تلك الأشياء التي لا لزوم لها |
| Ailem sıradan şeyler de dahil olmak üzere her şeyi birlikte yapardı, yeni bir araba almak gibi ve bunu her yaptığımızda ailemin tam anlamıyla aynı performansı sergilemesini izlerdim. | TED | إعتادت أسرتي على القيام بكل شئ سويةً بما في ذلك الأمور العادية مثل شراء سيارة وفي كل مرة نقوم فيها بذلك كنت أُشاهد والديّ يقومان بنفس التصرف بالضبط |