| Bana doğru cevapları almanın tek yolunun doğru sorular sormak olduğunu öğrettiler. | TED | علّموني أن الطريقة الوحيدة للحصول على الأجوبة الصحيحة هي طرح الأسئلة الصحيحة. |
| Anahtarı almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة للحصول على المفاتيح |
| Bu dersten A almanın tek yolu 20. yüzyılda yaşamaktır. | Open Subtitles | السبيل الوحيدة للحصول على الامتياز بهذه المادة هي أن تكون عشت في القرن العشرين. |
| Anahtarı almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة للحصول على المفاتيح |
| Satın almanın tek sebebi Bentley, çünkü hip-hop'unuz Rekor bir numaraya, | Open Subtitles | السبب الوحيد لشرائك بنتلي اغنيتك الهيب هوب تحقق المركز الاول |
| Senin de bu işi almanın tek nedeni danışmanının bu işi sana vermem için yalvarmış olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد لحصولك على هذا العمل هو أن شخص توسل إلي لأمنحه لك |
| Parayı almanın tek yolu Benim, Jimmy'nin ve Janni'nin imzası olması. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على المال عن طريق جيمة وجانى وانا ان نوقع عليه كلنا |
| Yani bir yanıt almanın tek yolu ortaya çıkacağını bildiğim bir yerde izini bizzat sürmekti-- | Open Subtitles | أن موقفه من السترويد واضح للغاية لذا الطريقة الوحيدة للحصول على إجابات كانت أن ألاحقه بنفسي |
| Hayır, kodu almanın tek yolu oyunu bitirmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على الشفرة هي الفوز في اللعبة |
| Bu bilgiyi almanın tek yolu da Müdür'ün ofisindeki bilgisayarına ulaşmaktan geçiyor. | Open Subtitles | لمعرفة أي واحد تحتوى على الأوراق المزورة والطريقة الوحيدة للحصول على تلك المعلومات على جهاز كمبيوتر المدير |
| Cevabını almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة للحصول على اجابتك |
| Onun parasını almanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت هذه الطريقة الوحيدة للحصول على المال من الصندوق |
| Doğru bir okuma almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | وهي الطريقة الوحيدة للحصول على قراءة دقيقة. |
| Şimdi en sonunda benim oldu... ve genç bir Valkyrie'nin saçını almanın tek yolu... kendi kendine düşmesini sağlamaktır. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة للحصول على خصلات شعر الفالكريز اليافعة هي جعلها تقصه برغبتها |
| DNA'sını almanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | لأنّها كانت الطريقة الوحيدة .للحصول على حمضه النووي |
| Bunu ispatlamanın tek yolu o kurşunu almak, o kurşunu almanın tek yolu da... | Open Subtitles | ولكن الطريقة الوحيدة لاثبات ذلك هو الحصول على تلك الرصاصة والطريقة الوحيدة للحصول على تلك الرصاصه |
| Onlardan bilgi almanın tek yolu... | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على أي شيء منهم ... |
| Alet Bayan Burrows'da ve almanın tek yolu onu öldürmek. | Open Subtitles | الغرض عند السيّدة (بوروز) والوسيلة الوحيدة للحصول عليه هو بقتلها |
| Ve satın almanın tek sebebi Jag sen yapamazsın Bir Range Rover'la tanışın. | Open Subtitles | والسبب لشرائك جاغور لاتستطيع شراء رنج روفر |
| Georgie'yi benim değil senin almanın tek nedeni para. | Open Subtitles | تعلمين أن السبب الوحيد لحصولك أنت على جورجي وليس أنا هو المال. |