| Humboldt, California ve Nevada'dan geçen Bütün altın ve gümüş yollarının üstündedir. | Open Subtitles | هومبولت نقطة الشحن لجميع الذهب والفضة من ولاية كاليفورنيا ونيفادا. |
| Paranızı niye çalıştırmıyorsunuz... sadece altın ve gümüş yatırımının getirebileceği kazanç için. | Open Subtitles | لماذا لاتستثمرون جزء من هذا المال مع العائد الكبير من الاستثمار فى الذهب والفضة ؟ |
| Hayır, ben sadece içinde altın ve gümüş olan şeyleri arıyorum. | Open Subtitles | لا، أنا فقط لاصطياد الاشياء التي تأتي في الذهب والفضة. أنت تعرف ذلك. |
| - Her yerde altın ve gümüş var! - Altın, bulduk! | Open Subtitles | ـ ذهب وفضة في كل مكان ـ إنه ذهب، لقد نجحنا |
| Ayrıca başarılı olursan döndüğünde seni altın ve gümüş de bekliyor olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك أيضًا ذهب وفضة بانتظارك عند عودتك، في حال نجاحك. |
| Yani, bir bedenin yarısı için? Efendim biz sadece altın ve gümüş kabul ediyoruz, ceset değil. | Open Subtitles | كلا بل نصف جثة سيدي نحن نقبل الذهب و الفضة و ليس الجثث |
| altın ve gümüş tabaklarda yiyeceksin. | Open Subtitles | وسوف تناولين الطعام على طبق من الذهب والفضة, |
| Kasayı açmak için altın ve gümüş anahtara ihtiyaç var | Open Subtitles | إنه يأخذ مفتاح الذهب والفضة لفتح قبو المال |
| altın ve gümüş kaplama için standart maddedir. | Open Subtitles | إنه المذيب الافضل لدهان الذهب والفضة |
| Uluslararası altın ve gümüş Brokerlar Birliği'ni arayın ve en düşük fiyat teklifini alın. | Open Subtitles | اتصل بـ "اتحاد تجار الذهب والفضة" وتلقى أدنى دفع ممكن |
| Canımı bağışlamak için ne kadar altın ve gümüş istersiniz? | Open Subtitles | "كم تريدون من الذهب والفضة لتبقوا على حياتي؟" |
| Çok sayıda usta dokumacı, çok pahalı malzemelerle, uzun süre çalışıyordu - yün, ipek, hatta altın ve gümüş sırmalarla. | TED | لقد كان نسجهم يتم من قبل أفضل النساجين الذين يعملون لساعات طويلة مستخدمين أدوات باهظة الثمن -- كالصوف والحرير حتى خيوط الذهب والفضة |
| "Ulusların Zenginliği" isimli önemli çalışmasında Adam Smith pek çok şeyin yanında bir ülkenin zenginlik ölçütünün yalnızca altın ve gümüş rezervlerinden ibaret olmadığını savundu. | TED | في عمله الهام "ثروة الأمم" "The Wealth of Nations" قال سميث من ضمن عدة أمور أخرى إن قياس ثروة أي بلد لم يكن ليقاس باحتياطي الذهب والفضة فحسب |
| 2600 kilo altın ve gümüş. | Open Subtitles | 5760جنيهًا من الذهب والفضة. |
| Bugün dünya ekonomisinde pek önemli bir yer tutmuyor fakat Sart Çayı antik zamanlarda zengin altın ve gümüş yatakları arasından akıyordu. | Open Subtitles | لا يبدو هذا مكانًا مبهرًا بتاريخ العالم الاقتصادي ولكنه كذلك ،)فهذا هو قاع نهر (باكتول حيث كان في العصور القديمة ،مجرى يفيض بخاميّ الذهب والفضة |
| Ayrıca başarılı olursan döndüğünde seni altın ve gümüş de bekliyor olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك أيضًا ذهب وفضة بانتظارك عند عودتك، في حال نجاحك. |
| Büyük kasabalar, şehirler ve hazineler. altın ve gümüş kuleler, yeni bir Tanrı. | Open Subtitles | عن بلدان ومدن وكنوز عظيمة وجحافل من ذهب وفضة وإله جديد |
| Orada altın ve gümüş var, hepsini al! | Open Subtitles | هناك ذهب وفضة خذه كله |
| - Hiçbir zaman yoktu. Bu altın ve gümüş madenlerini nereden duydun? | Open Subtitles | أين سمعت عن منجم الذهب و الفضة هذا ؟ |