Yerlilerin uyum ve işbirliğine rağmen, alçakgönüllülüklerinin bir işareti olarak bize verdikleri işlenmiş altınların dışında dişe dokunur bir şey bulamadık. | Open Subtitles | ، و برغم رضوخ الهنود . فإننا لم نجد الذهب بكميات كبيرة باستثناء المصنوعات اليدوية التي أعطونا إياها ، كعلامة لخضوعهم |
Kimi gençler, altınların o ruhlardan çok kendi işlerine yarayacağını düşünüyor. | Open Subtitles | الشباب عرفوا انه يمكنهم الانتفاع بهذا الذهب |
Bizi engellemezsen altınların yarısını vereceğim. | Open Subtitles | إذا إبتعدت عن طريقى أيها الفتى سنقتسم الذهب |
Belki de altınların yerine değerli kızlarınızdan birini bırakacaksınız. | Open Subtitles | لربما تريدون التضحية بإحدى بناتكم الثمينات بدلا من تقديم الذهب |
Belki de altınların yerine değerli kızlarınızdan birini bırakacaksınız. | Open Subtitles | لربما تريدون التضحية بإحدى بناتكم الثمينات بدلا من تقديم الذهب |
Efsane çaldığı altınların bir dağ kadar yüksek bir yığın oluşturduğunu ve geceleri okyanusu gündüz gibi aydınlattığını söyler. | Open Subtitles | يقال أن في أسطوله كمية من الذهب تشكل جبلاً ينير المحيط ببريقه |
Bundan sonra üçümüzden biri altınların yanında kalacak ne olursa olsun. | Open Subtitles | منذ الان واحد مننا الثلاث سوف يبقى مع الذهب بالتناوب مهما يحدث |
Reuters, bu altınların, "Dünya Ticaret Merkezi 5"in altında bulunan bir dağıtım tünelindeki pek çok araba ile birlikte, 10 tekerli bir tırın arka tarafında bulunduğunu bildirdi. | Open Subtitles | رويتر قالت أن الذهب أكتشف فى مؤخرة شاحنة ذات عشر عجلات سوية مع عدة سيارات فى نفق تسليم تحت مركز التجارة العالمى 5 |
Polis bu altınların şehire kaçırılacağını biliyor. | Open Subtitles | الشرطة تعرف ان هذا الذهب سوف يتم تهريبه في المدينة. |
Bize yerini söylersen sana altınların yerini söyleriz. | Open Subtitles | أخبرينا بالموقع، ونحنُ سوف نخبركِ أين مكان الذهب. |
Külçe külçe altınların olduğu odayı göster bana. | Open Subtitles | والان اخبرني.اين الغرفة المليئة بسبائك الذهب |
Bana verdiği bütün altınların üzerine Çin işaretleri kazınmıştı. | Open Subtitles | كل الذهب الذي استلمته منقوش بعلامة صينية. |
Bunu görmek, beni tüm altınların edebileceğinden daha mutlu ediyor. | Open Subtitles | هذا يمنحني السعادة أكثر من كل الذهب الذي بإستطاعتكَ دفعه لي |
Kaçamaklı cevaplar verdiğin Nazi'nin altınların başlayalım? | Open Subtitles | ما موضوع سبائك الذهب النازية التي كنت تتاجر بها؟ |
O pisliklerden hiçbiri o altınların hepsini bir araya getiremedi... bana kadar. | Open Subtitles | لم يستطع أي من هؤلاء الحمقى جمع ،هذا الذهب بأكمله حتى ظهرت أنا. |
Elde ettiğin altınların anneme yardım için İskoçya'ya gitmesi gerek, | Open Subtitles | الذهب الذى حصلت عليه لا بد أن يذهب ليد أمى لمساعدتها. |
Yani tüm o Peacock Çetesi ve altınların anlatıldığı hikaye doğru mu diyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً تقول أن قصة الذهب ورجال الطاووس حقيقية ؟ |
Dinle beni anne bu altınların çalınmasında senin yaptığına dair eğer küçük bir parça kanıt varsa ağır biçimde cezalandırılacaksın. | Open Subtitles | في هذه القلعه , يكون لي يدّ فيها ؟ اسمعيني امي , اذا كان هنالك ذره من دليل . يثبت بأنكِ سرقتِ الذهب , فستعاقبين بشده |
Sana yardımcı olamam çünkü altınların yerini bilmiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع مساعدتك , لانني لا ادري اين الذهب |
İkimiz de savaşı altınların kazandırdığını biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا نعلم أنّ الذهب هو من يجعل المرء ينتصر. |