Harika görünüyorsun, anne. ama asıl önemli olan kendini iyi hissetmen. | Open Subtitles | تبدين رائعة يا أمّى ولكن ما يهم فعلا أنك تشعرين بتحسّن |
Benzerini Google'da gördüğünüzü düşünüyorum; bir şeyleri yazarken size resimler gösterir ama asıl yaptığı web sayfalarında yazdıklarınızı aramaktır. | TED | أعلم أنك رأيت شئ يشبه ذلك على جوجل حيث تكتب عن أشياء لتظهر لك بالصور ولكن ما تفعله بالواقع هو بحث عن نصوص بصفحة الموقع |
ama asıl tutunduğum, bu aslında geleceğe dair bir yatırım, her çocuğun sadece çocuk olduğu bir gelecek. | TED | ولكن ما تشبثت به أنه في الواقع استثمار في المستقبل حيث يمكن لكل طفل أن يكون مجرد طفل. |
Belki de sevdiğini sanıyor ama asıl gerçek benimle ilgilenmiyor bile. | Open Subtitles | ربما يعتقد إنه يحاول ..لكن الحقيقة إنه فقط غير مهتم |
-Kızarmamdan ya da kusmamdan falan anladılar işte ama asıl önemli olan burada beraber olmamız ve.., ...hepinizin bizim adımıza çok mutlu olması, değil mi? | Open Subtitles | كان بسبب توهج وجهي أو التقيؤ أو شيء من هذا القبيل لكن المهم أنّنا معًا وأنتم سعداء لأجلنا ، أليس كذلك ؟ |
ama asıl önemlisi, bu hiç sahip olmadığımız bir şeyi verecekti bize. | Open Subtitles | ولكن الأهم من كُلِّ هذا, كان سيمنحُنا شيئاً لم نحظَ به من قبل: |
ama asıl önemli olan, hatırlamanız gereken anlar bunlardır. | Open Subtitles | لكن المقصد هو، أن هذه هي اللحظات التي ستتذكرها |
ama asıl konu, kayıtlara Mart sonunda başlıyoruz. | Open Subtitles | لكن النقطة هي أنّنا نبدأ التصوير أواخر مارس حقا ؟ |
ama asıl tuhaf olan şey, Erica resimde sürekli yer değiştirip duruyordu. | Open Subtitles | ولكن الشيء الغريب أن إيريكا الصغيرة كانت تغير موضعها فى الصورة |
ama asıl mesele onun Halkla İlişkilerden olması. | Open Subtitles | المقصود بأنه كان يعمل في الشؤون العامة |
ama asıl yapmaya çalıştığım şey onları benim var olduğuma dair ikna etmekti. | Open Subtitles | ولكن ما كنت احاول حقا ان افعله ان اقنعهم بانني موجود |
ama asıl harika olan bu konuda konuşmaya aldırmaman. | Open Subtitles | ولكن ما هو عظيم، لا العقل الحديث عن هذا الامر. |
Sana söylüyorum de la Vega, kadınlar sadece bir şey isterim der ama asıl istedikleri hep başka bir şeydir. | Open Subtitles | أنا أخبرك يا دي لا فيغا النساء لا تريد شيئاً واحداً ولكن ما يريدون هو كل شيء آخر |
ama asıl yapmak istediğim şey, aslında, sizi çizgi-romanın ana merkezine götürmek, | Open Subtitles | ولكن ما أريد إلى القيام به في الوقت الراهن ، في الواقع ، ليأخذك إلى البيضاء الساخنة مركز للهزلي ، حسنا؟ |
Eminim hoş bir hikayedir. ama asıl söylemek istediğim... | Open Subtitles | أنا متأكدةٌ أنها ستكون قصةً لطيفة، ولكن ما أعنيه هو وما أقوله هو |
ama asıl yapmak istediği sahibesini domine etmek. Genellikle de pasif agresiflik ile... | Open Subtitles | ولكن ما كان فعلاً يريد القيام به هو الهيمنة على العشيقة |
ama asıl gerçek, yani çirkin olan düşkünlerin adaletsizlik dışında hiçbir şey elde edemediğidir. | Open Subtitles | لكن الحقيقة الأصلية, المفجعة ان الفقير يحصل على أي شيء عدا العدل |
Ama... asıl doğru olan babandan gelen boşanma kağıtları, ve onları imzalamam gerekiyor. | Open Subtitles | لكن الحقيقة اوراق الطلاق من والدك ويجب ان أوقعها ولم افعل ذلك الى الآن |
ama asıl gerçek, güzel olan, şu an hayatta olman. | Open Subtitles | لكن الحقيقة الكاملة ، افضل حقيقة إنكِ حية الان |
ama asıl önemlisi, beni doğru olanı yapmış olmam. | Open Subtitles | لكن المهم هو أنني فعلت الأمير الصحيح لم تفعل |
ama asıl önemli olan. | Open Subtitles | لكن المهم هو أنني لن أستخدم إنسانيتي |
ama asıl bomba, şirketi de aynısını yapıyormuş. | Open Subtitles | ولكن الأهم من ذلك أنه كان يراهن ضد شركته |
ama asıl olay, bir şeyler içmek süper. - Şifre? - Tropikal. | Open Subtitles | لكن المقصد هنا ان المشروبات فكرة جيدة كلمة المرور ؟ |
ama asıl soracağım şey, hala yardım etmek istiyor musunuz? | Open Subtitles | لكن النقطة هي, إن كنتم ...لا تزالون تريدون تقديم المساعدة |
ama asıl önemli olan arkadaşın Peder Karras'ın çektiği azap. | Open Subtitles | ولكن الشيء الرئيسي هو تعذيب صديقك .. الأب كاراس |
ama asıl mesele onun Halkla İlişkilerden olması. | Open Subtitles | المقصود بأنه كان يعمل في الشؤون العامة |