Dört ay önce bu ülkede, anayasal bir öfke patlaması, bir başkaldırıdan muzdarip olduk. | TED | منذ أربعة أشهر، عانينا من غضب دستوري في هذا البلد. |
Bu teknolojik bir mesele değil, ve bu dağılımı yaptığımız zaman park yapmak hiç bir anayasada anayasal bir hak olarak yer almadığını unutmamalıyız. | TED | هذه ليست مشكلة تكنولوجية، ويجب أن تذكر حين نجري ذلك التقسيم أنه ما من دستور في العالم، يعتبر ركن السيارات حق دستوري. |
Kadınlara oy hakkı tanınması için anayasal değişiklik talep ettiler. | TED | هنا، قاموا بالمطالبة بتعديل دستوري يمنحهن حق التصويت. |
Tabii ki anayasal açıdan hükümdar olarak yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | بالطبع لا يوجد ما يمكنك فعله كملك من وجهة نظر دستورية. |
2009 yılı yazında, Honduras yürek dağlayan bir anayasal kriz geçirdi. | TED | في صيف 2009 مرت الهندوراس بازمة دستورية موجعة. |
Film endüstrisinden diğerleri, Hollywood Onlusu'nun anayasal haklarına desteklerini sergilediler. | Open Subtitles | آخرون من مجال صناعة الأفلام أظهروا دعمهم للحقوق الدستورية للعشرة |
Senin benim anayasal hukuk profesörümü avlamanla rahat olduğumdan emin değilim. | Open Subtitles | انتظر، انتظر، انتظر أنا خائف بمسألة صيدك لأشتاذة القانون الدستورى |
Onu uzaklaştırmak için bir polis geldi o da bunun anayasal bir hak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | عندما أرسلوا شرطياً للبحث عنه قال أنه حق دستوري |
Ama o, iyi bir savunmanın herkesin anayasal hakkı olduğuna inanırdı. Prensiplerine bağlıydı. | Open Subtitles | لكنه كان يعتقد بأنّ الجميع لديهم حق دستوري ليحظوا بدفاع جيّد، كانت لديه مبادئه الخاصة |
İntihar etmek için anayasal bir hak olmadığına da karar vermişler. | Open Subtitles | ولقد حكموا بعدم وجود بند دستوري يعطي الحق بالإنتحار |
...kırmızı ışıkta vurulmamak için anayasal hakkım var. | Open Subtitles | لدي حقّ دستوري لا أن يُطلق عليّ النار عند إشارة ضوئية |
Bu yasa kesinlikle mahkemelerde anayasal temellerde tartışılacaktır. | Open Subtitles | هذا القانون حتمًا سيتم بحثه في المحاكم على أساسٍ دستوري. |
- HARRIS'e İtirazı ...bir anayasal krize sürükleyeceğine dair derin ve ebedi bir endişem vardır. | Open Subtitles | إلى أزمة دستورية ليس لها مثيل وغير ضرورية. |
Ama tabii ki, olayı yüce divanlık gibi ele aldı eski idam cezası temyizlerinden girdi, anayasal haklardan çıktı. | Open Subtitles | إستوحتها من قضايا الإعدام الإستئنافية مراجع دستورية على كل صفحة انت تعلم أخطاء المبتدئين |
10'dan fazla federal ve eyalet anayasal hakkı çiğnediğin için NCIS'e ve şahsen sana dava açabilirim. | Open Subtitles | وأنت شخصياً لإنتهاك أكثر من 10 قوانين الحمايات الفيدرالية و دستورية دولية |
Tabii ki daha önceden belirlenmiş tatil alanlarımızda dilediğiniz özel günü kutlamak için anayasal hakkınız var. | Open Subtitles | وبالطبع لديكم حقوق دستورية لتعطوا هذا الموسم حقه المناسب من اختياركم |
Geçici iktidarının son haftalarında bu ülkeyi yıllarca sürebilecek bir savaşa götürmek için anayasal veya ahlaki bir yetkisi yoktur. | Open Subtitles | فهو بذلك، لا يملك أي سلطة دستورية أو أخلاقية ليدخل بلادنا في حرب |
Temel anayasal haklardan sözediyoruz... | Open Subtitles | نحن نناقش حقوقاً دستورية أساسية هنا |
Bu kadınlar ilk yardımı ve kendi anayasal haklarını öğreniyorlar. | TED | هؤلاء النسوة هنا يتدربن على الاسعافات الاولية ويتعلمن عن حقوقهم الدستورية. |
Onya'nın anayasal hakkını ihlal etmeye çalıştığınız sürece susmayacağım. | Open Subtitles | طالما أنك تحاول التحايل على حقها بالتعديل الدستورى الخامس أنا لن اسكت |
anayasal haklardan bahsediyordu ve kişisel hakların korunmasından. | Open Subtitles | لقد كانت تتحدث عن القانون الدستوري و حفظ التعديل الأول |
Bunlar anayasal düzene dayanan ve başsavcı tarafından onaylanmış yöntemler. | TED | وهي موافق عليها من قبل المدعي العام ومبنيه على الدستور. |
Yakın zamanda yürekleri dağlayan bu krizden geçen bir ülkede kongrede bu anayasal değişiklikten yana oy verenlerin sayısı 124'e birdi. | TED | في دولة خاضت للتو ازمة مريعة, التصويت في البرلمان في ما يخص هذا التعدي الدستوري كان 124 الى واحد |