Hayır değil. Whitey ben oynarken de bunu anlamamıştı. | Open Subtitles | ويتي لم يفهم هذا عندما كنت ألعب له , أنه لن يفهمه الأن |
matematik üzerinde çalışan, şühelenenler de dahil diğer herkese o kadar uzaktı ki hiç bir meslektaşı az önce ne söylediğini anlamamıştı. | Open Subtitles | عما كان يعمل عليها شخص آخر، وعمّا شكّ فيها أي شخص آخر، بحيث لم يفهم أيّ من زملائه ما أخبرهم به. |
Kimse onu niye istediğimi anlamamıştı ama Rita denen kızla o ara çıkmaya başlamıştım. | Open Subtitles | لم يفهم احد لم اردتها ولكن كنت قد بدأت مواعدة ريتا للتو |
Edison bir dahiydi ama uzun metrajlı filmlerin yeni kurallarını ve başarısızlığın başarının bedeli hâline geldigini anlamamıştı. | TED | بالطبع، كان إديسون عبقريًا، لكنه لم يفهم القواعد الجديدة للأفلام الطويلة وحقيقة أن الفشل كان الثمن الذي يجب دفعه من أجل النجاح. |
İlk bakışta kimse anlamamıştı. | Open Subtitles | في بداية الأمر، لم يفهم أحد شيئا |
Ama onun Gia'yi kabul etmiş olmasını anlamamıştı. | Open Subtitles | ولكنة لم يفهم تقبلها |
Ama onun Gia'yi kabul etmiş olmasını anlamamıştı. | Open Subtitles | ولكنة لم يفهم تقبلها |
Ne yaptığını anlamamıştı. | Open Subtitles | لم يفهم ما الذي تقومين به |
Gel gör ki, Steve hala Dan'in maksadını anlamamıştı. | Open Subtitles | "لكن ما زال (ستيف) لم يفهم ما عناه (دان)" |
O anlamamıştı, travma yaşamamış gibiydi. | Open Subtitles | لم يفهم و لم يبدو مصدوما |
Baban bunu hiç anlamamıştı. | Open Subtitles | لم يفهم أباك ذلك قطًا |