| Annem iyi hissetmediğini, öksürüğünün geçmediğini, nefes almakta sıkıntı çektiğini anlatmak için beni aradı. | TED | اتصلت بي أمي لتخبرني أنها تشعر بتعب، كانت تعاني من سعال مستمر، وضيق في التنفس ومتعبة. |
| Aileme kiminle tanıştığımı anlatmak için can atıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الأنتظار لإخبار عائلتى عن من قابلت |
| kafasını kestim ve hikaye anlatmak için burada olmadığından memnunum. | Open Subtitles | أنا قطعت رأسه وأني سعيد حقاً لوقوفي هنا لأخبر بالقصة |
| Kanserli herkesi tek tek tanıyor ve anlatmak için fırsat kolluyor sanki. | Open Subtitles | كما لو أنه يعرف كل من مرض بالسرطان و يتحرق شوقاً لإخباري |
| Bunu size anlatmak için, 1975 ile 1979 arasındaki Kızıl Kmerler rejimini anlatan kısa bir klibim var. | TED | حسناً لشرح ذلك، لدي فيديو قصير لتوضيح حكم دولة الخمير الحمر في الفترة من 1975 الى 1979. |
| Ben burdayım, Tanrının evinde, önceki gün tam olarak olanları size anlatmak için | Open Subtitles | أنا هنا في بيت الله لأشرح لكم الحقيقة عما حدث بالضبط يوم أمس |
| Evet, onu buna anlatmak için 800 tane kalpli şeker gerekmiyor. | Open Subtitles | نعم , انت لا تحتاج 800 قطعه حلوى على شكل قلوب لتخبرها ذلك |
| Eski usulü unutmuşlar onlara yardım için, kim olduklarını anlatmak için. | Open Subtitles | إنهم لا يحتفظون بالطرق ... القديمة لتساعدهم ، لتخبرهم ماهياتهم ... |
| Bize anlatmak için yola çıktı fakat asla ulaşamadı. | Open Subtitles | كان فى طريقة ليخبرنا ولكنه لم يصل ابداً |
| TED hakkındaki büyük sır ne biliyor musunuz? Bunu insanlara anlatmak için sabırsızlanıyorum. | TED | هل تعرفون ما هو السر الكبير في تيد؟ لا أستطيع أن أنتظر حتى أخبر الناس به. |
| Hikayemi anlatmak için araç ararken grafik tasarıma rastladım. | TED | أثناء بحثي عن وسيلة لرواية قصتي، صادفت التصميم الجرافيكي. |
| Zaaflarımı, etnik kökenimi, dinimi anlatmak için kullandığım dili bilin. | TED | تعلموا اللغة التي أستخدمها لوصف إعاقتي وعرقي وديني. |
| Çığlık atıp tüm kaleyi uyandırmadan önce neler döndüğünü anlatmak için 2 saniyen var. | Open Subtitles | لديك ثانيتان لتخبرني ماذا يجري قبل ان اصرخ بأعلي صوتي و أقظ القلعه كلها. |
| Beni nezaretten herkesin bu kasabaya nasıl geldiğini anlatmak için mi çıkardın? | Open Subtitles | هرّبتني مِن السجن لتخبرني كيف وصل الجميع إلى هذه البلدة؟ |
| Karın kayıpken onca yolu bana bunları anlatmak için mi geldin? | Open Subtitles | زوجتك مفقودة، وأنت قطعت كلّ هذه المسافة لتخبرني بذلك ؟ |
| - Paleontoloji bölümünde olanları anlatmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | إنني سعيد جداً أنكما هنا إنني أتوق لإخبار أحد ما حصل في قسم علم المتحجرات اليوم |
| Arılara yeni kovanı anlatmak için... büyük sesimi kullanıyorum. | Open Subtitles | ماذا تفعل؟ أستعمل صوتي الكبير لإخبار النحل حول خلية النحل الجديدة |
| Kulüpteki arkadaşlara anlatmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار لأخبر الأصدقاء في النادي |
| Bunu birine anlatmak için bin yıl bekledim. | Open Subtitles | أتعلمين ، لقد انتظرت 1000 عاماً لأخبر شخصاً ما بذلك الأمر |
| Ayrıca senin bana anlatmak için yanıp tutuştuğunu görüyorum. | Open Subtitles | بالإضافة أستطيع ان أرى انك تتوقين لإخباري على أي حال |
| Bunun önemini halka anlatmak için bütün örgüt harekete geçecektir. | Open Subtitles | كافة منظمتنا ستتهيأ لتوضيح أهمية هذا الحدث |
| Bugün, burada, dünyanın bir çok yüzü olduğunu anlatmak için buradayım. | Open Subtitles | أيها الناس , أنا هنا اليوم لأشرح لكم أن العالم مليء بعدة أوجه |
| Gerçeği Pat'e anlatmak için ondan randevu istediğini anlattı. | Open Subtitles | قائلةً أنها كتبت خطاب لـ "بات" حتى تلتقي بها لتخبرها بالحقيقة عنا |
| Evet, Simba, şimdi anlatmak için bir fırsatın var. | Open Subtitles | حسناً سيمبا هذه فرصتك لتخبرهم |
| Planınızı anlatmak için okyanusun yarısına kadar kürek çekti. | Open Subtitles | جاء عبر المحيط ليخبرنا عن خطتك |
| Karıma anlatmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار حتى أخبر زوجتي، |
| Endüstrideki hiç kimse, o hikâyeleri izlemek için aç ve para ödemeye istekli kimselerin hikâyelerini anlatmak için koşuşturmuyordu. | TED | لم يندفع أحد في المجال لرواية المزيد من القصص عن الجمهور الذي كان متلهفا ومستعداً ليدفع المال لرؤيتها. |
| 10 yaşındaki kızına soykırımı anlatmak için seçtiği kelimeleri hatırlamıyorum, fakat o hissi hatırlıyorum. | TED | لا أتذكر الكلمات التي اختارتها لوصف الإبادة الجماعية لابنتها ذات العشرة أعوام، لكنني أتذكر الشعور. |
| Hikâyeleri anlatmak için nesneleri kullanmak, yeni bir ritüel tohumu ekmek, 13 yaşında olan birinin törenleri için değil yolun çok daha ilerisindeki birisi için? | TED | أتكون الاستعانة بتلك الأغراض لسرد القصص النواة لطقس جديد، ليست لمن هم في 13 سنة، إنما هي لمن اقترب من أواخر العمر؟ |
| Sizin berbat ölümünüzü anlatmak için hangi güzel muhabiri gönderecekler merak ediyorum? | Open Subtitles | من تكون الصحفية الشابة الجميلة التي سيقومون بإرسالها ، لتحكي قصة موتك؟ |
| Size hikayemi anlatmak için onlarınkini anlatmalıyım. | Open Subtitles | ... لتعرفون قصتي لابد أن تعرفونهم |