Anlayacağın Üstçavuş, artık sana ihtiyacımız kalmadı. | Open Subtitles | , هكذا كما ترى , جرانى هايواى نحن لم نعد فى حاجه اليك بعد الان |
Anlayacağın taşı Tanrı fırlattı. O taş benim. Roma da... | Open Subtitles | كما ترى الله رمى الحجر أنا الحجر وروما00 |
Seni bir parça iplik hale yol koyar Anlayacağın gibi bizde fazlasıyla var | Open Subtitles | خيط صغير سوف يصلحها ونحن عندنا الكثير كما ترى |
Senin de Anlayacağın gibi onun lâhit'inin önünde tapınmak Mecdelli Meryem'in kemikleri önünde diz çökmek hakları gasp edilenleri ve zulme uğrayanları hatırlamak içindi. | Open Subtitles | كما ترين .. ليتعبدوا أمام ضريحها ليركعوا أمام عظام .. .. مريم المجدلية |
Ama kostümümden de Anlayacağın üzere planlarım var, o yüzden Ramada havaalanına gidiyorum! | Open Subtitles | لكن كما ترين من ملابسي فأنا لدي خطط بالفعل سأذهب الأن للمطار |
Senin Anlayacağın türden değil, Şerif. | Open Subtitles | ليست من النوع التي يمكنك أن تفهمها أيها الشريف |
Kadınlar birbiriyle yarış içindedir Anlayacağın. | Open Subtitles | إذن فأنت ولابد أن تستحق امتلاكها النساء فى منافسة مع بعضهن كما ترى |
Anlayacağın, Willie ile ben biraz daha senin tarzına uygun tiplerdik. | Open Subtitles | كما ترى , انا وويلى كنا من اكثر الاشخاص الذين تحولت حياتهم الى السعادة والحظ الوفير |
Anlayacağın biz etliye sütlüye karışmadan takılırız. | Open Subtitles | كما ترى , نحن نحب ان ندخل الى الساحة ونخرج دون ان يلاحظنا احد |
Kullanmıyordum. Anlayacağın üzere, tuğlayla kapattım. | Open Subtitles | لم أكن بحاجة إليه، فقمت بسدّه بالطوب كما ترى. |
Yani Anlayacağın burada kalmak zorundayım çünkü gidecek hiçbir yerim yok. | Open Subtitles | لذا كما ترى, عليّ البقاءُ هنا لأنه ليسَ لنا من مكانٍ آخر نذهبُ إليه. |
Anlayacağın üzere insanları hapse koymak yeterince iyi değildi. | Open Subtitles | كما ترى وضع الناس في السجون ليس أمراً كافياً |
Anlayacağın üzere bu ülkeye küçük biri geldiğinde korkarım ki ilk tanıştıkları insanın evinde yaşamaya başlamazlar. | Open Subtitles | كما ترى حين يأتي أشخاص يافعين لرؤية البلاد فهم لا ينتقلون هكذا، بالأشخاص الذين يلتقون بهم أولا |
Anlayacağın, bazen savaşta bazı arkadaşlıklar uygun görünmez ve sonradan sıkıntılı olur. | Open Subtitles | كما ترين .. أحياناً في زمن الحرب يعقد الشخص صداقات لا تكون ملائمة تماماً |
Anlayacağın asıl problem Daisy senin bu tehditlerinden korkmam için çetenizden on beş adamın Red Rock'ta beklediğine inanmam gerek. | Open Subtitles | كما ترين المشكلة يا ديزي لأكون خائفاً من تهديداتك |
Anlayacağın, ben küçük silahları severim iğne mesela ya da bir kalem veya anlaşmadaki güzel bir ayrıntı. | Open Subtitles | أحبّ الأسلحة الصغيرة كما ترين... الإبرة، القلم... الهدف الجميل للصفقة. |
Tatlım, Anlayacağın şekilde açıklayayım o zaman. | Open Subtitles | ليناقشوا هدنة مؤقتة عزيزي, دعني أقولها بطريقة تفهمها |
- Anlayacağın şekilde anlatayım. | Open Subtitles | ماذا؟ دعنى أضعها من ناحية أنت تستطيع أن تفهمها |
Anlayacağın bir dilden konuşmama izin ver-para. | Open Subtitles | دعنى أتحدث بلغة سوف تفهمها المال |
Soru yağmurundan kaçtım Anlayacağın. | Open Subtitles | لذا أردتُ أن أتجنّب الأسئلة الجمّة. |
Anlayacağın şekilde söyleyeyim, OS'miz yok. | Open Subtitles | أعتقد أنه في معجم الشخص العادي، سيكون عليك أن تقول أننا لا نتوفر على "ن.ت". |
Anlayacağın, sıçtık Zeynepcim açıkçası. | Open Subtitles | وكما ترين يا زينب أنا في وضع لا أحسد عليه |