"apaçık" - Translation from Turkish to Arabic

    • الواضح
        
    • بوضوح
        
    • واضحة
        
    • واضحاً
        
    • وضوح
        
    • بشكل واضح
        
    • الوضوح
        
    • واضحًا
        
    • جليّ
        
    • الواضحة
        
    • سيغيرون وجهة نظرهم
        
    • بديهي
        
    • أفصح عمَّ
        
    • واضح ان
        
    Nişancılığın hakkında söyleyebileceğim tek şey belli bir adama yoğunlaştığın apaçık. Open Subtitles لماذا أثني على هدفك أيتها المبتدئة. من الواضح أن رجلواحديستحوذعلى كلتركيزك.
    Mahkeme sistemimizdeki apaçık yolsuzlukları temizlemek için tam kapsamlı bir soruşturma başlatacağım. Open Subtitles سوف أفتح تحقيقاً موسعاً في تطهير في الفساد الواضح في نظامنا القضائي
    Bu yüzden, onlara bir göz attım ve siz de bakarsanız bunun bir yetişkin tarafından imzalanmadığı apaçık ortada. Open Subtitles فألقيت نظرة عليهم واذا ألقيت أنت نظرة من الواضح أن هذه الاستمارة لم يتم توقيعها من قبل شخص بالغ
    Yani beni şok etmedi. Komik olan, bu sabah uyandım ve... apaçık görüyordum. Open Subtitles الأمر المضحك هو أني استيقظت صباح اليوم واستطعت الرؤية بوضوح لكن ليس بعينيّ
    Ama bu bölümlerin insan genom DNA'sında olduğu apaçık ortada. Open Subtitles لكنني اعتقد ان الأبعاد واضحة في المورث الانساني للحمض النووي
    Size apaçık ortada gelebilir: hiçbir uçağımızda iniş takımları yok. TED قد يكون ذلك واضحاً لكم ليس لدى أي من طائراتنا دولاب هبوط
    Ne demek istediğimi anladın. Buraya üniversite bakmaya gelmediğin apaçık ortada. Open Subtitles تعلمين ماعنيتُه، أنتِ من الواضح لم تأتي لتُلقي نظره على الكلّيه
    apaçık kendisinin Gig Limanı katili olduğuna inanıyor, ve bunun, onun sıradan hayatına bir anlam kattığına... inanıyor, ama... Open Subtitles من الواضح .. انه يؤمن بأنه قاتل غيغ هاربر و هذا هو الشئ الوحيد الذي يمنح حياته الغير ملحوظة
    (Alkış) Yani bütün bunların işe yarayabilmesi için apaçık bir şekilde güven noktasında durmam gerekiyor. TED تصفيق لكي يعمل كل هذا بشكل صحيح من الواضح ان علي ان اكون محل ثقة
    Bu soruyu bir süre düşündüğünüzde, neden beyne sahip olduğumuz apaçık ortada. TED إذا قمت بالتفكير في هذه المسألة ولأي مدة من الزمن، فسيكون من الواضح والجلي لماذا لدينا دماغ.
    Pekala, apaçık belli ki biz sivrisinek nüfusunu azaltacak etkili bir şey istiyoruz. TED من الواضح أن ما نحتاجه هو شيء فَعَّال في خفض عدد البعوض.
    apaçık şöyle soruyorsunuz: Bu gerçekten doğru mu? TED حسنًا، السؤال الواضح: هل ذلك صحيح حقًا؟
    Rahat hissetmediğim apaçık ortadaydı ama annem beni rahat ettirmeye çalışıyordu. TED من الواضح أنني لم أكن أشعر بالراحة لكن أمي كانت تحاول أن تجعلني أشعر بالراحة
    İstismarcıların yeni teknolojilerden faydalanmakta hızlı olduğu apaçık. Oysa bir toplum olarak bizim cevabımız hızlı değil. TED من الواضح أن المعتدين يستفيدون من التكنولوجيا الجديدة بسرعة لكن استجابتنا كمجتمع لم تكن بذات السرعة.
    Bu kopuk yaklaşımın işe yaramadığı apaçık ortada. TED من الواضح أن هذا النهج الانعزالي لا يعمل.
    Ama,uzun süredir aşık olduğunu söyleğini apaçık hatırlıyorum. Open Subtitles ولكن مازلت اذكر بوضوح لقد قلت انك رحلت وكأنك تحب منذ زمن بعيد
    Ben sana apaçık yapma dediğim halde nasıl arkamdan iş çevirip anlaşmayı imzaladın? Open Subtitles كيف أمكنك الذهاب من وراء ظهري و توقيع هذه الصفقة بعد ان أخبرتك بوضوح ألا تفعل؟
    Hastanelerin kapasitesini aştığı geçici barınakların da dolduğu bildiriliyor ama durum apaçık ortada. Open Subtitles لدينا أنباء عاجلة عن إجتياح المستشفيات والملاجئ المؤقتة مملوءة ولكن الحقيقة واضحة تماماً
    Hele apaçık bir ricayı açıklayarak kaybedecek zamanım hiç yok. Open Subtitles بل حتى وقت أقل لتوضيح ما قلته، الطلب يجب أن يكون واضحاً
    O an farkına vardığım şey eyalet şampiyonluğunu kazanmak değil... apaçık idrak edebildiğim bir gerçeğin... birbirimiz için yaratıldığımızın... ve aksi yöndeki tüm duyguların, şu gerçeğin reddedilmesi olacağının ta kendisiydi. Open Subtitles حينها، نصري لم يكن بطولة الولاية بل وضوح بسيط الأدراك بأننا لطالما كنا مخلوقين للبعض الآخر
    apaçık ortada değil mi? Open Subtitles إنهم يتصرفون بشكل واضح جدا ، أليس كذلك ؟
    Her şeyi apaçık söylemezsen, oyunu kaybedince daha çok keyfin kaçar. Open Subtitles حسنًا، سيكون قاتلًا للمتعة أكثر إذا خسرنا اللعبة، بسبب عدم الوضوح
    'Suçlu gibi hissettim, hain gibi,' 'orada olmamam gerektiği apaçık belliymiş gibi.' Open Subtitles 'احسست وكأني مجرمه, كأني خائنه, 'كان واضحًا جدًا لم يكن من المفترض أن أكون هنا. '
    Bence bir şeyler sakladığın apaçık ortada. Open Subtitles جليّ إليّ أنّك تخفي أمرًا، وكما أتحكّم بوجودك هنا
    Neyse, Avustralya'ya geri döndüm, sağlığım için apaçık risklere rağmen, Aberdeen'e geldim. TED على كل حال, عدت من أستراليا و على الرغم من المخاطر الواضحة لصحتي, ذهبت إالى ابدردين
    Şimdi seviyorlar ama kahramanları, vahşi ve apaçık bir şekilde gözlerinin önünde canlı canlı öldürüldüğü zaman düşüncelerini değiştirecekler. Open Subtitles إنّهم كذلك الآن, لكن عندما يشاهدون بطلهم يموت أمام أعينهم بأناقة ونشاط, تشعر وكأنك قد تصل وتلمس اللحم الرطب سيغيرون وجهة نظرهم.
    Sezgiseldi ve apaçık ortadaydı. Peki ya evrim? TED إذاً كان هذا بديهي و واضح. والآن ماذا عن نظرية التطور؟
    Sana katılır mısın diye sorardım ama apaçık kendi hobilerin var. Open Subtitles اود ان اطلب منك الانضمام لكن واضح ان لديك هواياتك الخاصة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more