| İşinizi, aşk hayatınızı, oyununuzu arkadaşlığınızı, ebeveynliğinizi yeniden şekillendirebileceğiniz. | TED | تعيد تشكيل حياتك العاطفية وعملك العابك و صداقتك و طريقة تربيتك لأولادك. |
| Gelmiş geçmiş en iyi yargıçlardan birini kürsüsünden atıp arkadaşlığınızı da bir baskı faktörü olarak kullanmak, Beyaz Saray standartlarında bile iğrenç. | Open Subtitles | قذف أحد كبار شخصيات العدل خارج المنصة بالإمتياز من صداقتك المكتسبة بمعايير البيت الأبيض مقرف |
| Yaptığım tek bir hata Lindsay'la olan arkadaşlığınızı bitirmemeli. | Open Subtitles | غلطة واحدة لا تجعلك تدمرين (صداقتك كلها ب(ليندسى |
| George, aptal bir davanın arkadaşlığınızı mahvetmesine izin veremezsin, beraber golf oynuyorsunuz. | Open Subtitles | أوه، جورج، أنت لا تَستطيع أن تدع قضية صَغيرة سخيفة تخرب صداقتكم أنتما الإثنان رفاق في الغولف! |
| Sizin arkadaşlığınızı her zaman kıskanmıştım. | Open Subtitles | انا كنت نوعا ما غيرانه من صداقتكم |
| Bu arkadaşlığınızı mahvedebilir. | Open Subtitles | هذا قد يخرب صداقتكما |
| arkadaşlığınızı buna karıştırıyorsunuz. | Open Subtitles | جعلتيه بشأن صداقتكما. |
| Bu yüzden, umarım söylemek üzere olduğum şeyler Sabrina'yla olan arkadaşlığınızı mahvetmez. | Open Subtitles | لهذا أمل بأن ما أنا بصدد قوله لا يفسد صداقتك الجديدة مع (سبرينا). |
| Şimdi... arkadaşlığınızı bitirdiniz. | Open Subtitles | والآن... الآن أنت ابعدت صداقتك |
| Ya da arkadaşlığınızı. | Open Subtitles | "أو صداقتك" |
| Sanırım arkadaşlığınızı mahvettim. | Open Subtitles | أعتقدُ أنني دمرتُ صداقتكم |
| arkadaşlığınızı devam ettirmen şart oldu. | Open Subtitles | حفظة على صداقتكم . |
| Umarım bu, arkadaşlığınızı etkilememiştir. | Open Subtitles | أتمنى أن ذلك لم ينهِ صداقتكما |