"artıyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • ترتفع
        
    • تزداد
        
    • يتزايد
        
    • تتزايد
        
    • تتصاعد
        
    • تزيد
        
    • تزايد
        
    • ازدياد
        
    • إرتفاع
        
    • زادت
        
    • يزيد
        
    • تصاعد
        
    • ارتفاع
        
    • ينمو
        
    • متزايدة
        
    Cinayet oranı artıyor, suçlar artıyor ama devriye polisi yok. Open Subtitles معدلات جرائم القتل ترتفع ، الجنايات مرتفعة ، الدوريات شاغرة
    öyle görünüyor. Aslında, bizi izleyen gözlerin sayısı gittikçe artıyor. Open Subtitles فى الحقيقة, اعتقد ان عدد الاعين التى تراقبنا تزداد بثبات
    Atmosferdeki karbon dioksit artıyor. TED يتزايد ثاني أكسيد الكربون في الغلاف الجوي.
    Her bir top üzerinde... elektrik akımı artıyor ve azalıyor. Open Subtitles و الشحنات الكهربائية تتزايد و تتناقص .على سطح كُل كرة
    Şimdi, Neden bu böyle oluyor? Neden eşitsizlik artıyor? TED و الآن، ماذا يحدث لنا، لماذا تتصاعد هذه اللا مساواة؟
    Dahice olan, onu izleyip statik artıyor mu diye bakmak. Open Subtitles العبقرية ستكون المتابعة لرؤية أذا كانت الضجة تزيد أو تنقص
    İnternette daha çok zaman geçirdikçe, bunun hakkında daha çok endişeleniyoruz. Ve araştırmalar gösteriyor ki, endişelerimiz giderek artıyor. TED فكلما زاد الوقت الذي نقضيه على الإنترنت، زاد قلقنا بشأن خصوصياتنا، وتُظهر هذه الدراسات أن قلقنا في تزايد.
    Ve şunu söylemekten memnunum; bu aracın kavranması artıyor. TED وأنا سعيدة بأن أقول أن الإقبال على الأداة في ازدياد.
    içtiğiniz her alkollü içecek ile az da olsa artıyor. TED ترتفع بصورة خفيفة جراء شرب أي كمية من الكحول.
    Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor. TED ومع ذلك ترتفع رواتب المديرين التنفيذين أكثر وأكثر.
    Tırtıldaki sıcaklık... kırmızı çizginin 15 derece üstünde ve artıyor. Open Subtitles و درجة الحرارة في المحرك الصامت 50 درجة فوق الخط الأحمر و ترتفع
    Sıcaklık birden artıyor ama dayanacaksınız. Güvenin bana. Sorun yok. Open Subtitles درجة الحرارة تزداد بسرعة الصاروخ لكن ثق بى سوف تتحمل
    İnsan nüfusu çok hızlı bir şekilde artıyor ve katlanarak artıyor. TED النسبة السكانية تزداد بسرعة وتتزايد باطراد.
    İnternet kullanıcıları sayısı bu şekilde artıyor. TED يتزايد عدد مستخدمي الإنترنت بهذا الشكل. هذه هي حصة الفرد في الناتج المحلي الإجمالي
    Mukus üretimi artıyor, hücre duvarı dökülmeye başlıyor. Open Subtitles يتزايد إنتاج المخاط و يبدأ تعداد الخلايا بالتساقط
    Gelecek bize ne gösterir kimse bilemez, ama heyecan gittikçe artıyor. Open Subtitles لا أحد يعلم ما قد يأتي في المستقبل لكن الحماسة تتزايد
    Beden sıcaklığı artıyor. Anormal enerji ölçümleri gösteriyor. Open Subtitles حرارة جسده تتصاعد وهناك قراءات غريبة للطاقة
    Sorun şu ki, kıyıdan ne kadar uzaklaşırsak, tehlike o kadar artıyor. Open Subtitles المُشكلة هي , كلما جازفنا كثيرا ً من الساحل فإن المخاطر تزيد.
    İnternetin ilk çağı, bilgi interneti, bize varlık getirdi ama paylaşılan bir refah değil, çünkü sosyal eşitsizlik artıyor. TED أول عصر للإنترنت، إنترنت المعلومات، جلب لنا الثروة ولكن ليس الإزدهار المشترك، لأن عدم المساواة الإجتماعية في تزايد.
    Ayrıca, oldukça ilginç bir şey bulduk, bir insan ne kadar az uyku alırsa, Facebook'u kontrol etme eğilimleri de o kadar artıyor. TED ووجدنا أيضًا وبشكل غريب، أن نوم الشخص لساعات قليلة يصاحبه ازدياد الساعات التي يقضيها على فيس بوك
    İşler tıkırında. Üretim her geçen gün artıyor. Open Subtitles لقد عملنا بشكل مذهل منتجاتنا في إرتفاع مذهل
    Bu aletlere ne kadar yaklaşırsam, semptomlar o kadar artıyor. Open Subtitles وكما كنت أقرب الى هذه الأجهزة كلما زادت أعراضي سوءاً
    Bebeğim, basınç artıyor, dünyadaki kimse bu kadar rahatsız değildir. Open Subtitles حبيبتي، الضغط يزيد لا أحد على الأرض غير مرتاح مثلي
    Virüs 31 kişiye bulaştı ve sayı artıyor. Open Subtitles لقد انتقل الفيروس الآن إلى 13شخصاً والعدد في تصاعد.
    Yerel buzullar iklim değişikliği yüzünden küçüldüğü için bölgesel su kıtlığı artıyor. TED مع تناقص حجم اﻷنهار الجليدية المحلية الناتج عن التغير المناخي، معدل شحة المياه في المنطقة في ارتفاع.
    Cidden bu bilimsel edebiyat da büyük bir hızla artıyor. TED والحقيقة، أن الأدب العلمي ينمو بسرعة خطيرة.
    Efendim, geçit odasında radyasyon düzeyi artıyor. Open Subtitles سيدى ، نحن نتلقى مستويات متزايدة من الإشعاع فى حجرة البوابة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more