"artan bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • زيادة
        
    • متسارع
        
    • الواقع المقلق مؤخراً
        
    Ne hakkında düşünmeye ihtiyacımız var? Belki Mavi Görevin artan bir biyolojik blog kapasitesi olduğunu düşünmeliyiz. TED إن الذي نريد أن نفكر فيه ربما للمهمة الزرقاء هو زيادة سعة السجل البيولوجي
    Kuşların sağlıklı alt-nüfusları, genellikle, artan bir biyolojik çeşitlilik. TED الأعداد الفرعية الصحية من الطيور، زيادة التنوع البيولوجي عموما.
    Ve burada devamlı artan bir erkek sayısı göze çarpıyor. TED ونحن نرى زيادة مطردة لدى الذكور.
    Giderek artan bir hızla genişlemesinin nedenini ise anlamıyorlar. TED ما لا يفهمونه هو سبب توسّعه بنسق متسارع.
    Dolayısıyla önemli bir dünya lideri sizi sahte haberle suçladığında, bu, katlanarak artan bir dalga etkisine sahiptir. TED ولذا عندما يتهمك زعيم العالم الرئيسي بنشر الأخبار الزائفة، فسيكون للأمر آثر مضاعف متسارع.
    Ve giderek artan bir endişe kaynağı olmanı asla anlamayacağım. Open Subtitles و لن أفهمك أبدا هذا هو الواقع المقلق مؤخراً
    Ve giderek artan bir endişe kaynağı olmanı asla anlamayacağım. Open Subtitles و لن أفهمك أبدا هذا هو الواقع المقلق مؤخراً
    Ama bu boyutları kaldırıp, grafiği sadece zamanın bir fonksiyonu olarak çizince gördüğünüz gibi, hızlanarak artan bir grafik elde ediyoruz. Open Subtitles ومع ذلك , عندما كنت التخلص من أبعاد وكسرت من أسفل إلى الرسم البياني وظيفة بسيطة من الزمن كما ترون , بداية من منحنى أسي هجمات القناصة و زيادة في وتيرة
    Yani evrenin artan bir düzensizlik durumuna dönüşme eğilimi. Open Subtitles يهدف الكوّن إلى تقليل من حالة... زيادة تلك الفوضى.
    Hükümet, çığ gibi büyüyen gıda maliyetlerini azaltma konusunda acil müdahalede bulunarak, giderek artan bir baskının altına giriyor. Open Subtitles "الحكومة تخضع لضغوط متزايدة لتتخذ اجرائات عاجلة لمعالجة زيادة أسعار الأطعمة"
    Ama bu onu, kolayca geçmeyen ve gittikçe artan bir ıstıraba mahkûm edecekti. Open Subtitles ولكن هذا قد يجعله يطيل زيادة الآلام
    Işığa karşı artan bir hassasiyet hissediyor musun? Open Subtitles هل لاحظت زيادة بالحساسية تجاه الضوء ؟
    Dahası artan bir oranla yerel polis teşkilatları sadece kanun kaçaklarının kayıtlarını tutmuyorlar. Yanlarından geçen her plakayı kayıt edip Amerikalıların nereye gittiğiyle ilgili yığınla bilgiden meydana gelen bir koleksiyon oluşuyor. TED ولكن زيادة على ذلك، على نحو مستمر، تحتفظ أقسام الشرطة المحلية بسجلات ليس فقط عن الأشخاص المطلوبين لقيامهم بمخالفات، بل عن كل لوحة تمرعليهم ولا يلاحظوها بتدقيق، مما أدى إلى جمع كميات هائلة من البيانات عن الأماكن التي ذهب إليها الأمريكيون.
    Baktım ve dedim ki, "Bu rastgele, inişli çıkışlı bir gidişat - belki de tüm zamanın hafif artan bir trendi." TED أتمعن فيه وما يتبادر إلى ذهني هو أن "هذه تغيرات عشوائية، صعودا ونزولا-- ربما تشهد زيادة طفيفة على مدى تلك الفترة الزمنية."
    12 hastaneye hizmet veriyoruz ve hızla artan bir oranda bu hastane ağına yenilerini ekliyoruz. TED نقوم بخدمة 12 مستشفى تقريباً ونضيف المزيد من المستشفيات إلى هذه الشبكة بمعدل متسارع
    Kuzey Buz Denizi artan bir hızla ısınıyor. Open Subtitles المحيط المتجمد الشمالي يسخُن. و بمُعدل متسارع.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more