Ayrıca, bir uzuv yaralandığında beyin, bizi tehlikeye karşı uyaracak şekilde duyuları arttırmak için kortikal sureti arttırır. | TED | المخ أيضا يزيد التمثيل على القشرة عندما تصاب أحد الأجزاء من أجل زيادة الأحاسيس التي تنبهنا إلى خطر. |
Yani, eğer bu muhitte saldırılar dizisi görürsem muhitteki devriyeleri arttırmak isterim. | TED | فإذا ما لاحظت وجود سلسلة من أعمال السطو في حي ما، فسأعمل على زيادة الدوريات في ذلك الحي. |
"Büyüyün ya da çıkın" maliyeti düşürürken üretimi arttırmak anlamına gelir. | TED | وما تعنيه هذه العبارة هو أن تساهم في زيادة الإنتاج مع تقليل التكلفة. |
Şansımızı arttırmak için bu kez bütün erkekler katkıda bulunacak. | Open Subtitles | و هذه المرة كل الشباب يجب أن يشتركوا لزيادة الاحتمالات |
İnsanlar, cinayet teşebbüsüne maruz kaldıktan sonra güvenliklerini arttırmak isterler. | Open Subtitles | الناس يسرعون إلى رفع درجة امنهم بعد تعرضهم لمحاولة قتل |
Pistonlar yağ sızdırıyordu. Devir sayısını arttırmak için biraz daha elden geçirmem lazım. | Open Subtitles | كانت المقابس تخرج زيتاً علي أن أقوم بتغيير زيتها قليلاً حتى تزيد الرسعة |
İkinci Dünya Savaşı'nda, zekayı arttırmak için toplama kamplarındaki hamile kadınlar üzerinde steroit kullanmış. | Open Subtitles | في الحرب العالمية الثانية إستعمل المنشطات على النساء الحوامل بمعسكرات الإعتقال في محاولة لتعزيز الإستخبارات |
Gücü ve esnekliği geliştirmek, kalp ve akciğer fonksiyonlarını arttırmak ve psikolojik refahı arttırmak gibi. | TED | مثل زيادة الصلابة والمرونة، وتعزيز وظائف القلب والرئة، وتحسين الصحة النفسية. |
Maaşını arttırmak istemiyor. Bu konuda konuşmadı bile. | Open Subtitles | لن تحصل على أي زيادة في معاشك بل أنه حتى لن يتكلم في هذا الأمر |
Bunda amaç, balçık kalitesini arttırmak ve sonuçta plastisite ve yüksek kırılganlık sağlamaktır. | Open Subtitles | و كما هو واضح فالهدف هو زيادة جودة الطين وعليه فإنه يكون ليناً وسهل التشكيل |
Çok büyük olasılıkla bir sonraki oyun sahnesinin duygusal gerginliğini arttırmak için zayıf mekanik bir hamle. | Open Subtitles | ..هذا ربما راجع ..لمحاولة سخيفة من أجل .زيادة التوتر العاطفي في المستوى القادم للعبة |
Tıpkı duyuşum gibi görüşümü arttırmak için de geriye bir tek görmem kalıncaya dek diğer tüm duyularımı kısmam gerekiyor. | Open Subtitles | تعمل على زيادة رؤيتي للأشياء يجب أن أزيل حواسي الأخرى حتى يبقى شئ واحد لرؤيتي |
Bizim görevimiz insan verimini, sağlamlığını ve dayanıklılığını arttırmak. | Open Subtitles | مهمتنا هي زيادة الفعالية الإنسانية، التحمل وطول العمر. |
Ölüm oranını arttırmak için steroid eklemeyi düşündün mü hiç? | Open Subtitles | هل فكرت بإضافة منشط لزيادة نسبة الوفيات؟ هذه فكرة جيدة، |
Eğer bizim hayatta kalma olasılığımızı arttırmak için, kordonun içindeki en son kişinin ölmesi gerekse bile, öyle olsun. | Open Subtitles | وإذا كان يتطلّب ذلك كل شخص في الحاجز الوقائي بأن يحتضر لزيادة الإحتمالات للبقاء على قيد الحياة، فليكن ذلك. |
Aynı zamanda işitme kaybının farkındalığını arttırmak için ve işitme cihazı takmanın normalleştirilmesi için bir kampanya düzenlediler. | TED | كما وضعوا أيضًا حملةً لزيادة الوعي عن ضعف السمع ولمحي هذه الوصمة المرتبطة بمن يستخدمون أجهزة تحسين السمع. |
Aşı sözleşmelerini arttırmak üzereydik. İmzanıza ihtiyacımız var, sonrasında her şey hazır. | Open Subtitles | على وشك رفع العقد الخاص باللقاح أحتاج توقعيك، ثم سيأخذ مساره بالنظام |
Telif Hakları Uyumu masraflarını insanları amatörlerin yapabildiklerini sunma işini bıraktıracak noktaya kadar arttırmak istiyorlar. | TED | يرغبون في رفع كلفة الامتثال لحقوق الطبع والتوزيع إلى حد يجعل الناس بكل بساطة يتوقفون عن الأعمال التي تمكن الهواة منها. |
Belki de etkisini arttırmak için içinden elektrik akımı geçiriyordur. | Open Subtitles | ربما مررت من خلاله تيار كهربائي كي تزيد من فعاليته |
Bu kampanya, yerli oto sahiplerinin... kişisel güvenlerini arttırmak için düzenlenmiştir. | Open Subtitles | نعم سيّدي، إنّها مصمّمة لتعزيز ثقة المواطن بشراء سيارة محلية |
Önemli olan kendine güveni arttırmak ve fiziksel ilişki için acele etmemek. | Open Subtitles | هو ان ترفع من تقديرك لذاتك و لا تتسرع لأي علاقة جسدية |
Başlangıçta piyasa, üniversite giriş sınavında notunu arttırmak isteyenler, bekledikleri kadar hazır değillerdi. | Open Subtitles | في البداية , السوق لتحسين الأداء الاكادمي لم يكن قويا كما كانوا يأملون |
Bazı topluluklarda çok yaygın düğün hediyeleriymişler, evliliğin kutsallığını arttırmak için. | Open Subtitles | وفى بعض المجتمعات كان يتم تقديهم كهدايا زفاف لرفع نشوة الزوجية |
Hayatta kalma şanslarını arttırmak için yetenek ve kuvvetlerini ekleriz. | Open Subtitles | العاملين المؤثرين المهارة والمقدرة لتزيد من فرصهم في النجاة. |
Değerlerini arttırmak için delice varsayımda bulunuyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يقومون بافتراضات مجنونة لتضخيم قيمهم |
Hipersürücü çıkışını arttırmak için elinden ne geliyorsa yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تفعلى كل ما تستطيعين لتعظيم أداء محركاتنا الفائقة |
geçtiğimiz dokuz sene boyunca Togo konusunda farkındalığı arttırmak için Togo'daki insanların korkularını yenmeleri ve bir gün onların da öne çıkıp istediklerini söyleyebilmeleri için bir sürü ülkeyle çalıştım. | TED | للـ 9 سنوات الماضية، عملت مع العديد من الدول من أجل التوعية في ما يتعلق بتوجو، لمساعدة أهل توجو لمواجهة مخاوفهم من أجل القيام بالتغيير. |