Bir parçamız ya da teknolojide bulduğumuzdan daha büyük bir şey Tanrı'yı arzuluyor. | TED | إنه الجزء الذي يتوق لمعرفة الله، أو لشيء أبعد مما نجد في التكنولوجيا |
Pekala, uyuyakalmadığınız için çok teşekkür ederim, çünkü beyniniz bunu arzuluyor. | TED | حسنا، شكرا جزيلا لكم لعدم استسلامكم للنوم، لأن ذلك هو ما يتوق إليه دماغكم. |
Gönlüm senin gençliğini arzuluyor. | Open Subtitles | " القلب يتوق إلى فتاة شابة " |
- Şimdi bile kalbi onu arzuluyor. | Open Subtitles | حتى الآن في قرارة قلبها مازالت تشتاق إليه |
Şimdi bile kalbi onu arzuluyor. | Open Subtitles | حتى الآن، ما زالت تشتاق إليه من أعماق قلبها |
# Flüt ses çıkarmayı arzuluyor. # | Open Subtitles | "الفلوت يتوق إلى الغناء" |
# Flüt ses çıkarmayı arzuluyor! # | Open Subtitles | "الفلوت يتوق إلى الغناء" |
# Flüt ses çıkarmayı arzuluyor. # | Open Subtitles | "الفلوت يتوق إلى الغناء" |
# Flüt ses çıkarmayı arzuluyor! # | Open Subtitles | "الفلوت يتوق إلى الغناء" |
"Gözlerim yüzünü görmeyi arzuluyor" | Open Subtitles | عينوني تشتاق لرؤية وجهك |
Seni görmeyi arzuluyor. | Open Subtitles | -هي تشتاق لرؤيتكِ |