| İki aspirin, biraz su, uyku ve sabah bir bira. | Open Subtitles | قرصان أسبرين وماء كثير بعدها تنامى وتشربى الجعة فى الصباح. |
| Bu saçma diyette en azından günde bir kez aspirin alabilir misin? | Open Subtitles | لآلام صدرك ولكن خذ أسبرين مرة يومياً ولابد من عمل رجيم خفيف |
| Oğlunuz az önce sapanıyla boğazımdan içeri bir aspirin attı! | Open Subtitles | لقد رمى ابنك حبة أسبيرين فى حنجرتى بواسطة مصيادة |
| aspirin kabından birkaç ilaç aldım ama onların aspirin olmadığından eminim. | Open Subtitles | أخذت قرصا اسبرين من علبتك ولكني متأكد أن ذلك ليس اسبرين |
| Hâlâ aynı, sağ olasın. aspirin pek de işe yaramadı. | Open Subtitles | نفس الشيء، شكرا لا يبدو بأن الاسبرين قد فادت بشيء |
| Bir grubun üyeleri günlük aspirin, diğerleri günlük plasebo alıyor. | TED | تتعاطى المجموعة الأولى الأسبيرين يومياً، في حين يتعاطى الآخرون علاجا وهميا. |
| Ona aspirin verdim. Solunum güçlüğünü azaltmak için ona ilaçlar verdim. | TED | اعطيتها أسبرين. اعطيتها ادويه لتخفيف الضغط على قلبها. |
| Oradayken, sanırım, birçok insan gibi, bunun zihin için bir aspirin niteliğinde olduğunu düşündüm. | TED | الآن كما كنت حينها، مثل كثير من الناس، أنا افترض أن التأمل هو مثل أسبرين للعقل. |
| Sıcak pres yaptı, soğuk pres yaptı, aspirin verdi, narkotik ağrı kesiciler, iltihap sökücüler, kortizon iğneleri verdi. | TED | عالجتني بالكمادات الحارة والكمادات الباردة وجرعة أسبرين وعقاقير مضادة للألم ومضادات التهاب وحقن الكورتيزون. |
| - ..aslında aspirin alıyordu. - Ondan da hâlâ emin değilim. | Open Subtitles | لقد كان فقط يأخذ أسبرين و انا أيضا ، لست واثقا منه |
| Bir çay ve yanında aspirin ile kendine geleceksin. | Open Subtitles | كوبا ساخن من الشاي و قرص أسبرين و ستكونين بخير كالمطر |
| Lütfen aspirin almama izin verin. Bir Hindistanlı bir Hindistanlı'ya yardım etmeli. | Open Subtitles | رجاء دعني آخذ أسبيرين الهندى يجب ان يساعد اخاه الهندى |
| Lütfen aspirin almama izin verin. Bir Hindistanlı bir Hindistanlı'ya yardım etmeli. | Open Subtitles | رجاء دعني آخذ أسبيرين الهندى يجب ان يساعد اخاه الهندى |
| Ve çeyrek bir aspirin de. Sizde var mı? | Open Subtitles | ورُبع قرص أسبيرين أيضا هـل لديك بعض الأسـبرين؟ |
| Sıvı almanı ve aspirin kullanmamanı söyledi. | Open Subtitles | للسوائل وان لا تأخذي اي حبة اسبرين ولكن لا يوجد ما يتوجب القلق حوله |
| Çiçeklerin daha uzun süre dayanması için vazodaki suya ezilmiş aspirin katıyor. | Open Subtitles | انها تضع اسبرين مسحوقا في الماء لتجعل الازهار تعيش اطول |
| Bir bardak su ya da birkaç aspirin falan arıyordum. | Open Subtitles | فقد كنت ابحث عن كأس من الماء او بعض الاسبرين |
| aspirin getirmeyi unutma - kafam çatlayacak gibi. | Open Subtitles | تذكري ان تشتري الاسبرين رأسي سيقتلني من الالم |
| Testin sonunda kontrol grubu, aspirin alan gruba göre çok daha fazla kalp krizi geçirdi. | TED | في نهاية التجربة، عانت المجموعة الثانية بشكل واضح من الإصابة بنوبات القلبية مقارنةً بالمجموعة التي تعاطت الأسبيرين. |
| aspirin, harita, biber gazı, prezervatif. | Open Subtitles | لديكِ آسبرين, خرائط, رذاذ الفلفل, واقيات. |
| Sisina, eczaneye git ve bana aspirin al. | Open Subtitles | سيسينا , اذهبي إلى الصيدلية واجلبي بعض الأسبرين |
| Bunu mutfakta yerde bulmuş, ve bu aspirin değil. | Open Subtitles | لقد وجدت هذه على أرضية مطبخها وهو ليس إسبرين |
| aspirin koydum. | Open Subtitles | لقد صمدوا جيداً أضع إسبيرين بالمياه |
| aspirin alın Bay Deeds. Baş ağrınızı hafifletecektir. | Open Subtitles | هاك بعض الإسبرين يا سيد ديدز إنها تجعلك تشعر أنك أفضل حالا |
| Sana aspirin vereyim. | Open Subtitles | دعْني أَحْصلُ عليك بَعْض الأسبيرينِ. |
| Başım çok kötü agrıyor. Bana aspirin almağa gidermisin? | Open Subtitles | لدى صداع فظيع هل يمكنك ان تذهب لتحضر لى اسبيرين |
| aspirin değildi. | Open Subtitles | هو ما كان أسبيرينا. |
| Bu arada, kanın sulanmasına yardımcı olması ve pıhtılaşmayı önlemesi için aspirin, ağrı kesici ve biraz da antibiyotik veriyorum. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين تفضل بعض المسكنات لترقيق الدم و تجنب الجلطات و بعض المضادات الحيوية و مسكنات الألم |