"atıp" - Translation from Turkish to Arabic

    • رمي
        
    • ألقي
        
    • أرمي
        
    • برمي
        
    • إلقاء
        
    • تلقي
        
    • ترمي
        
    • رمى
        
    • رميت
        
    • ألقى
        
    • ألقيت
        
    • يرمي
        
    • نصية
        
    • ترميها
        
    • سنرمي
        
    Giant'lar domuz derisinden yapılma topu, "H" şeklinde bir yere atıp, zafer kazandılar. Open Subtitles ربح الجاينس عبر رمي كرة لمسافة طويلة في ما يشبه هاء كبير بالإنكلنزية
    Etrafa bir göz atıp iyi bir yer olup olmadığına bakabilirim. Open Subtitles يمكنني أن ألقي نظرة بالمكان لأري إذا كان هناك بقعة جيدة
    Ve ben bunu havaya atıp, yakaladığım zaman, proteinin üç boyutlu yapısının tamamına, tüm inceliklerine sahip olur, TED وعندما أرمي هذا في الهواء ثمّ ألتقطه، يكون له الهيكلة الثلاثية الأبعاد الكاملة للبروتين، بكلّ تعقيداتها.
    Kameralar karşısına çıkabilmek için insanlara şarap atıp kavga etmek için kışkırtmaya... Open Subtitles هل أحاول التحريض على مشاجرة, برمي النبيذ على الناس للحصول على الكاميرا؟
    Pencerenden dart atıp benden iyi birisini vurabilirsin. Open Subtitles يمكنك إلقاء نبلة من النافذة وإصابة أحد أفضل مني
    İçine bir göz atıp bir daha asla düşünmeyecekti... TED تريد أن تلقي نظرة عليه، ومن ثم تتخلص من التفكير به للأبد.
    Bence, hayatın yükünü bir kenara atıp hayallerinin peşinden koşman çok romantik. Open Subtitles إنها رومانسية، أن ترمي بقيود العمل وتتبع أسلوب أحلامك
    Çoğu, çiçek atıp kollarını açarak Nazileri karşıladı. Asıl gerçek bu. Open Subtitles إن معظهم رمى الزهور ترحيبًا بالنازية وبأذرعة مفتوحة وهذه الحقيقة البسيطة
    Kendini bir köprüden aşağı atıp bütün bunlara son vermek çok daha mantıklı olurdu. Open Subtitles إنه سيكون أقرب للمنطق, لو رميت بنفسك بالنهر وتنهين كل شيء
    Kendimi ayaklarınıza atıp, size bağlanmak ve bir daha da ayrılmamaktı. Open Subtitles أن ألقى بنفسى عند قدميك أن أتعلق بك ولا أتركك أبداً
    Onu kurtarmak istediysen, neden onu hastanenin kapısına atıp kaçtın? Open Subtitles لو كنت تُريد إنقاذ حياتها، فلمَ ألقيت بها خارج مُستشفى؟
    Şu adamın buraya da bir yangın bombası atıp benim evimi de enkaza çevirmesini mi istiyorsun? Open Subtitles أتريد من هذا الشخص أن يرمي قنابل حارقة أيضاً, ويحطم المكان؟
    Arabaya et atıp, Kujo'yu üstlerine salalım mı? Open Subtitles رمي اللحوم في السيارة ووضع كوجو فضفاضة عليها؟
    Yumurta atıp, araba çizip, ağzınla elma yakalıyorsundur. Open Subtitles رمي البيض , سرقة السيارات, الإمساك بالتفاح
    Parayı havaya atıp bana yazı mı tura mı gelecek diye sormak gibi bir şey. Open Subtitles هذا مثل رمي عملة معدنية وأنت تسألني ماذا أقرر الوجه أم الظهر؟
    Dostlarımızın dışarıda neler yaptığına bir göz atıp, geliyorum. Open Subtitles ألقي نظرة على ما يفعله أصدقائنا في الخارج وسأكون فوق حالاً
    Şu yanan kitabı da kanalizasyona atıp söndürecektim. Open Subtitles أنا أحاول أن ألقي بهذه النار في البالوعة
    Peçeteyi yere atıp masayı devirmek ve oradan kaçmak istedim. Open Subtitles أردت أن أرمي الفوطة على الأرض وأدفع المنضدة وأجري
    Bir köyde, üzerimize bomba atıp her şeyi havaya uçurdular. Open Subtitles لقد كنت في قاعة الإتحاد عندما قاموا برمي قنبلة حارقة وفجّروا المكان
    Bir adamı suya atıp ölüm sebebi hakkında yalan söylediniz. Open Subtitles يمكنك إلقاء رجل فى المياه، والكذب حول موته
    Tek seçeneğiniz silahınızı atıp, elleriniz başınızın üstünde çıkmak. Open Subtitles خيارك الوحيد أن تلقي بسلاحك جانباً واخرج ويديك على رأسك
    Uzman mı? Peki sen neden atıp tutuyorsun? Open Subtitles لايمكنك أن ترمي نفسك إلى هناك بمنصب محبة خير
    Sokaktakilere taş atıp, sonra da saklandığımız çatı. Open Subtitles السقف حيث أعتدنا على رمى الحجارة على الناس فى الشوارع ثم نختبئ
    Ben de dünyadaki bütün kadınlar adına bir para atıp.. Open Subtitles وأنا رميت قطعة نقدية بداخلها لكل إمرأة في العالم
    O parayı oraya atıp ilk dileği kim dilemişse, ancak o parayı geri çıkarıp diğer dilekleri tersine çevirebilir. Open Subtitles مهما كان من ألقى العملة , و قام بالتمني هو الوحيد القادر على سحبه و عكس الأمنيات
    Bir kızı atının terkisine atıp çöle kaçırdığın olmadı mı hiç? Open Subtitles هل ألقيت فتاة على مؤخرة جوادك و أخذتها إلى ما بين الأشجار؟
    Uyumaya çalışıyoruz. Bize ayakkabılarını atıp duruyor. Open Subtitles نحن نحاول النوم ولكنه يظل يرمي الأحذية علينا
    Tüm gün mesaj atıp durdu. "Lütfen, lütfen, lütfen" diye Open Subtitles ظل يرسل لي رسالة نصية طيلة اليوم يرجوني فيها للمجيء
    İnanılmaz bir yeteneğin var ancak, gözünü kırpmadan tuvalete atıp, üstüne de sifonu çekiyorsun. Open Subtitles لديك هذه الموهبة المذهلة, وأنت ترميها في المرحاض وحسب
    Yazı tura atıp, hangisi gelirse House'a hastalığın o olduğunu söyleriz. Open Subtitles سنرمي قطعة نقود, نخبر هاوس اي من المرضين كان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more