| Çünkü asıl yapmaya çalıştığım Arkadaki o kauçuk bitkisini onun başına bir at kuyruğu olarak oturtmak. | TED | وما أكون أفعله هو أني أحاول أن أجعل شجرة التين التي في الخلفية تبرز من رأسها كربطة ذيل الحصان. |
| Uzun at kuyruğu olan, mavi eşofman giyiyor. | Open Subtitles | ذات ذيل الحصان الطويل، تلبس ذلك البنطال الأزرق |
| Provaya saçların açık geleceksin, banyoya gideceksin, kazağını ve süveterini çıkaracaksın, saçını at kuyruğu yapacaksın ve geri geleceksin. | Open Subtitles | أنت تأتين باستمرار للبروفة بشعرك النازل، إذهبي للحمام، إغتسلي و إنزعي سترتك، و إرفعي شعرك للأعلى ذيل الحصان |
| Kumral at kuyruğu saçları var. | Open Subtitles | ان لها شعر رملي اللون و تربطه على شكل ذيل حصان |
| Saçını arkaya doğru at kuyruğu şeklinde toplamaya devam edersen, azalacak. | Open Subtitles | لكن , تعلمين , اذا واصلت سحب شعرك الى الخلف بشكل ذيل حصان سوف يتساقط |
| "Dün almıştım, fakat at kuyruğu moralimi bozdu" | Open Subtitles | لقد أشتريتها أمس ، لكن ذيل الفرس خرّب مزاجي |
| Senin yaşlarındayken at kuyruğu saçım vardı ve galiba kendi kanımı satarak yaşıyordum. | Open Subtitles | عندما كنتُ بسنك كان لديّ شعر على شكل ذيل الحصان و أعتقد أنني يمكنني العيش ببيع دمي |
| Arkaplandaki at kuyruğu olan adamı görüyor musunuz? | Open Subtitles | هل ترى ذلك الرجل ذو ذيل الحصان في الخلفية؟ |
| Şey, hakkımda bilmediğin çok şey var. Sıkı at kuyruğu ve hırka süveterleri sevdiğimi biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعرفين بأنني أحب عقد ذيل الحصان والبلوزات من سترة صوفية؟ |
| Poliyester makine tişörtün ve zorunlu at kuyruğu saçından uzaklaşmak için ne yapmam gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | اي شيئ لأبتعد عن قميص البوليستر الخاص بك . و ذيل الحصان هذا التي انت مجبرة على البقاء به |
| Gerçek muhabirler haberleri sunarken, git bedava peynirin tadını çıkar at kuyruğu. | Open Subtitles | اذهبِ وتمتعي بالمعلومات المبتذلة المجانية ،يا ذيل الحصان في حين أن الصحفيين الحقيقين يقدموا الاخبار |
| Şöyle bir bakıp diyorlardir ki, "Şuradaki güzel kıçlı, at kuyruğu saçı olan çocuğu yakalamayı unutmayın." | Open Subtitles | سيقفز صارخا أنظر لذلك الفتى هناك " " صاحب ذيل الحصان ، إقبض عليه |
| Havuzun kenarında durmuş at kuyruğu yaptığı saçını geriye doğru eliyle düzeltiyordu. | Open Subtitles | أقف على حافة البركة أسحب شعرها على شكل ذيل حصان |
| O zaman topuz veya örgü saç veya at kuyruğu isteyebilirsin. | Open Subtitles | ستودين ان يكون مرفوعا او جدائل او ذيل حصان |
| Tanrım, orada gerçekten süper bir at kuyruğu var, değil mi? | Open Subtitles | يا الهى هناك شئ بشأن ذيل حصان قوى و جيد أليس كذلك؟ |
| Beyaz, 50'lerinin ortasında, iri, yaklaşık 1.95 boyunda uzun beyaz saçlı, at kuyruğu şeklinde bağlamıştı. | Open Subtitles | رجل أبيض في منتصف الخمسينات ضخم ربما 6.5 قدما شعر رمادي طويل يسحبه على ذيل حصان |
| -Ben eşimi arıyorum.biraz uzun saçı at kuyruğu vardır. | Open Subtitles | أنا أبحث عن شريكة حياتي. ومن قليلا عالية، لديه ذيل حصان. |
| Saçında at kuyruğu var ve artık onu seviyormuş. | Open Subtitles | ولدية ذيل حصان فى شعره... وهى تحبة الان |
| Sahte iddian altında paramızı aldın ve o at kuyruğu klipsi kadar sahtesin. | Open Subtitles | استوليت على اموالنا تحت ادعاءات زائفة انت مخادع مثل شعر ذيل الفرس الخاص بك |
| Tamam, neden at kuyruğu kullanıyorlar? Bunu bilen var mı? | Open Subtitles | الآن أخبروني لما يستخدمون شعر الحصان ؟ |
| Saçını at kuyruğu yapan bir erkek gibisin. | Open Subtitles | أنت تبدو كرجل يمكنه سحب ذيل المهر |