Böylece ışık dalgaları kullanarak atardamara içten dışa doğru bakılan bir test uyguladık: testin adı: atardamar içi ultrason. | TED | فقمنا بعمل فحص داخل الشريان التاجي بالموجات فوق الصوتية. حيث نستخدم الموجات الصوتية لرؤية الشريان من الداخل والخارج. |
Birinci evre içinde mürettebat ve ameliyat ekibinin olacağı bir denizaltını minyatürize etmek ve onu beyne giden atardamara enjekte etmek. | Open Subtitles | سوف يتم تصغير الغواصه وادخلها الى هناك وطبعا انتم بداخلها وسوف نقوم بأدخالكم عن طريق الشريان السباتى |
Beyne giden atardamara girdikten sonra hasarlı noktaya ulaşana dek atardamar sisteminde kalacağız. | Open Subtitles | عندما ندخل الشريان السباتى، سوف نبقى داخل النظام الشريانى حتى نصل الى منطقة الضرر، |
"İnsan vücudunda, bir atardamara ya da iç organa zarar vermeden vurabileceğiniz az sayıda yer vardır." | Open Subtitles | هنالك فقط مناطق قليلة في جسد الإنسان بإمكانها ان تتحمل إطلاق النار بدون قطع شريان أساسي او تدمير جهاز حيوي |
Kemik, kurşunun atardamara girmesini önlemiş. | Open Subtitles | لقد منع العظم الرصاصة من اختراق شريان رئيسي |
Devam edip atardamara çarpmış, ...sonra da kalbe girip adamı öldürmüş ve omuza gelince durmuş. | Open Subtitles | صعدت و أصابت شرياناً ثم القلب ممّا قتله ثم استقرت في الكتف. |
atardamara giden yollardaki kanı pıhtılaştırıp kesmemiz gerekecek. | Open Subtitles | علينا تقسيم الشرايين المخية |
Sanırım atardamara gelmiş. Benimle kal. | Open Subtitles | أظن أن الرصاصة أصابت شريانًا لا تغِب عن الوعي |
Kurşun atardamara saplansaydı ölebilirdin. | Open Subtitles | لو أن الطلقة أصابت الشريان لربما لقيت حتفك. |
Tamam, ben dikerken atardamara baskı yap. | Open Subtitles | حسنا ابق الضغط على الشريان بينما اقوم بربطها |
atardamara denk gelirse ne kadar zamanım kalırmış? | Open Subtitles | إن جُرح الشريان , فكم سيتبقى لديّ من الوقت ؟ |
Bacağını kesip atardamara ulaşmam ve daha sonra yanabilir bir maddeyle onu yakarak kapatmam gerekiyor. | Open Subtitles | سأقوم بفتح ساقك لأتمكن من الوصول الى الشريان و بعدها سأرش عليه مادة قابلة للإشتعال ثم سأشعلها |
Çelik yelek ilk mermiyi durdurmuş. İkincisi kolundaki atardamara saplanmış. | Open Subtitles | أوقفت السترة المضادة للرصاص الرصاصة الأولى ولكن الثانية اخترقت الشريان الإبطي |
Çelik yelek ilk mermiyi durdurmuş. İkincisi kolundaki atardamara saplanmış. | Open Subtitles | أوقفت السترة المضادة للرصاص الرصاصة الأولى ولكن الثانية اخترقت الشريان الإبطي |
Tiroit bezinin üstünden atardamara kadar kesilmiş ve şah damarındaki kanama ölüme neden olmuş. | Open Subtitles | قَطعَ الرئيسُ الشريان الدرقّي، السباتي الخارجي، تسبّب exsanguination. |
Bu çok acı verici olmuş olmalı ama kalem ne damarlara ne atardamara ne de omuriliğe zarar vermiş. | Open Subtitles | كان سيكون صادما ومؤلما، لكن القلم لم يقطع .أيّ وريد أو شريان ولم يُصِب الحبل الشوكي |
Bu filiz en yakındaki atardamara sarılıyor. | Open Subtitles | ...هذا الملولب يلتف حول أقرب شريان رئيسي |
Sanırım kurşun atardamara çarpmış. | Open Subtitles | يبدو أنّ الرصاصة قد أصابت شرياناً. |
atardamara zarar vermemiş. | Open Subtitles | إنها لم تخترق شرياناً كبيراً. |
Mermi atardamara gelmiş. | Open Subtitles | الرصاصة إخترقت احد الشرايين. |